top of page

Vergi Kaçakçılığı Suçlarında Uzman Mütalaası: Hukuki Niteliği, Yargılamaya Etkisi ve Uygulamada Stratejik Yeri Üzerine Uzman Görüşü

vergi kaçakçılığı

I. Giriş ve Kavramsal Çerçeve



1.1. Vergi Kaçakçılığı Suçlarının Tanımı ve Yasal Temeli


Vergi kaçakçılığı suçları, Türk Ceza Hukuku kapsamında Vergi Usul Kanunu'nun (VUK) 359. maddesinde detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu suçlar, genellikle vergiye ilişkin defter, belge ve kayıtlar üzerinde yapılan hileli işlemler, sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme ya da bu belgeleri kullanma gibi eylemlerle işlenmektedir. Vergi kaçakçılığı suçları, karmaşık mali işlemler ve muhasebesel verilerle doğrudan ilişkili olması sebebiyle, bu alanda özel ve teknik bilgiye dayalı bir değerlendirmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda, yargı makamlarının, suçun maddi unsurlarının tespiti ve delillerin doğru bir şekilde yorumlanması için mali alanda uzman görüşüne başvurma ihtiyacı doğmaktadır.

Son dönemde, 15 Nisan 2022 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 7394 sayılı Kanun ile VUK m.359'da önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler ile vergi kaçakçılığı suçlarına ilişkin hapis cezalarının üst sınırları önemli ölçüde artırılmıştır; örneğin, bazı suçlarda 3 yıl olan cezalar 5 yıla, 5 yıl olan cezalar ise 8 yıla çıkarılmıştır. Cezaların ağırlaştırılması, bu tür davalarda yargılama sürecinin ve sunulan delillerin kritik önemini daha da artırmıştır. Mükellefler için adil bir yargılanma sürecinin güvencesi, hukuki savunmaların yanı sıra, muhasebe ve finans alanındaki teknik gerçeklerin de mahkeme huzuruna getirilmesine bağlı hale gelmiştir. Bu durum, uzman mütalaası olarak bilinen ve aşağıda detaylandırılacak olan kurumun rolünü daha belirgin kılmaktadır.


1.2. Raporun Amacı ve Metodolojisi


Bu rapor, "mütalaa" kavramının vergi suçları yargılamasındaki çok katmanlı yapısını çözümlemeyi, farklı hukuki bağlamlarını net bir şekilde ayırmayı ve uzman mütalaasının yargılama sürecindeki stratejik işlevini derinlemesine incelemeyi amaçlamaktadır. Raporda, ilgili kanun maddeleri (VUK m.367, CMK m.67, HMK m.293) ile doktrin görüşleri ve özellikle Yargıtay'ın istikrarlı içtihatları temel alınarak bir analiz sunulacaktır. Amacımız, yargılama makamlarına, avukatlara ve mükelleflere, uzman mütalaasının hukuki niteliği, bilirkişi raporu ile arasındaki farklar ve savunma stratejilerinde nasıl etkili bir şekilde kullanılabileceği konusunda kapsamlı bir rehber sağlamaktır.


II. İki Farklı "Mütalaa" Kavramı: Hukuki Analiz ve Ayrım


Vergi kaçakçılığı suçları bağlamında, hukuki metinlerde ve uygulamada kullanılan "mütalaa" terimi iki farklı, ancak birbiriyle ilişkili kavramı ifade etmektedir. Bu kavramların karıştırılması, hukuki sürecin yanlış anlaşılmasına ve hatalı stratejiler belirlenmesine neden olabilmektedir. Bu bölümde, bu iki kavramın tanımı, hukuki niteliği ve işlevi detaylı olarak incelenmektedir.


2.1. Vergi Usul Kanunu Kapsamındaki İdari Mütalaa (VUK m. 367)



2.1.1. Tanım ve Hukuki Niteliği: Bir Kovuşturma Şartı Olarak Mütalaa


Vergi Usul Kanunu'nun 367. maddesi, vergi kaçakçılığı suçlarına ilişkin bir ceza davası açılabilmesi için idari bir önkoşul öngörmektedir. Bu maddeye göre, vergi incelemesi yapan yetkililer tarafından bir vergi suçu tespit edildiğinde, ilgili Rapor Değerlendirme Komisyonunun mütalaasıyla birlikte durum Cumhuriyet savcılığına bildirilmelidir. Bu idari mütalaa, doktrinde ve Yargıtay kararlarında bir "kovuşturma şartı" veya "yargılama şartı" olarak kabul edilmektedir. Yargılama makamları bu idari mütalaa olmadan dava açamamaktadır veya açılan davayı durdurarak ilgili idari makamdan bu mütalaayı talep etmektedir.

Bu mütalaa, vergi inceleme elemanları tarafından hazırlanan "vergi suçu raporu" ile birlikte sunulur ve temel olarak vergi idaresinin, bir suçun işlendiği yönündeki teknik ve hukuki kanaatini ifade eder. Bu idari karar, ceza yargılamasının başlaması için zorunlu bir tetikleyici görevi görmektedir. Yani, devletin vergi denetim birimi, kendi teknik incelemeleri sonucunda bir suçun işlendiğine dair bir karara vardığında, bu kararı bir mütalaa ile adli makamlara bildirerek ceza davasının yolunu açmaktadır. Bu idari mütalaa, sanık için bir hukuki problemin başlangıç noktasıdır.


2.1.2. Bu Şartın Fonksiyonu ve Eleştiriler


VUK m.367'deki bu düzenlemenin kanun koyucu tarafından ne amaçla konulduğu tartışmalı bir konudur. Bir görüşe göre, bu mekanizma mükellefe yargılamadan önce bir güvence sağlamayı amaçlarken , diğer bir görüşe göre bu, savcılık makamlarının vergi kaçakçılığı gibi özel uzmanlık gerektiren konularda vergi idaresinden görüş alarak daha sağlıklı bir soruşturma yürütmesine olanak tanımaktadır. Bu düzenleme, yargı bağımsızlığı ilkesiyle bir çelişki oluşturduğu gerekçesiyle de eleştirilmektedir. Anayasa'nın 138. maddesi, hiçbir makam veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere emir, talimat veya tavsiyede bulunamayacağını açıkça belirtmektedir. Buna karşın, VUK m.367'deki "mütalaa" koşulunun uygulamada bir "izin" mekanizması olarak algılanması, yargı bağımsızlığı açısından hukuki tartışmaları beraberinde getirmektedir.


2.2. Ceza ve Hukuk Muhakemesi Hukukundaki Bilimsel Uzman Mütalaası (CMK m. 67, HMK m. 293)



2.2.1. Tanım ve Hukuki Dayanaklar


Bu, yukarıda açıklanan idari mütalaadan tamamen farklı bir hukuki kurumdur ve "özel bilirkişi raporu" olarak da adlandırılabilmektedir. Uzman mütalaası, yargılama konusu olayla ilgili olarak, davanın taraflarının (Cumhuriyet savcısı, sanık, şüpheli, müdafi veya kanuni temsilci) kendi belirledikleri bir uzmandan bilimsel ve teknik bir görüş almasıdır. Hukuki dayanağını, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 67/6. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 293. maddesinden almaktadır. Bu kanunlar, taraflara kendi iddia ve savunmalarını desteklemek üzere bağımsız bir uzman görüşü sunma olanağı tanımaktadır. Bu mütalaa, VUK m.367'deki idari mütalaadan farklı olarak, bir davanın açılması için hukuki bir önkoşul değil, mevcut bir davanın delillendirilmesi ve savunulması için sunulan bir "karşı delil" niteliğindedir.


2.2.2. Uzman Mütalaasının Yargılama Sistemindeki Rolü


Yargılamanın bu aşamasında, savunma tarafı kendi uzman görüşünü sunarak, devletin teknik raporuna (vergi suçu raporu) karşı bir karşı argüman ve alternatif bir teknik açıklama getirebilmektedir. Bu rapor, hukuki bir belge olmanın ötesinde, teknik içeriğiyle hâkimin vicdani kanaat oluşturmasında önemli bir katkı sağlamaktadır. Uzman mütalaası, özellikle adli makamlar tarafından alınan bilirkişi raporunun eksikliklerini veya hatalarını ortaya koyma ve yargılamada teknik savunmayı güçlendirme işlevini yerine getirir. Adli makamlar tarafından atanan bilirkişilerin konunun esasını anlamakta yetersiz kalabildiği durumlar göz önüne alındığında, uzman mütalaası yargılamanın daha kapsamlı ve bilimsel bir zeminde yürütülmesine yardımcı olmaktadır.


III. Uzman Mütalaasının Bilirkişi Raporundan Farkları ve Yasal Konumu


Vergi kaçakçılığı gibi teknik konularda, mahkemelerin genellikle başvuracağı iki tür uzman görüşü bulunmaktadır: Bilirkişi raporu ve uzman mütalaası. Bu iki kurumun arasındaki temel farkların anlaşılması, savunma stratejisinin belirlenmesi açısından hayati öneme sahiptir.


3.1. Atanma ve Hazırlama Süreçleri Açısından Karşılaştırma


Bilirkişi, mahkemece resen veya talep üzerine atanan, hukuki bilgisi dışında özel ve teknik bilgiye sahip olan tarafsız bir kişidir. Bilirkişinin temel görevi, dosya içeriğindeki tüm belgeleri tarafsız bir şekilde inceleyerek bilimsel bir rapor hazırlamak ve mahkemeye görüş bildirmektir. Bilirkişilik müessesesi, mahkemeler tarafından her yıl düzenlenen bilirkişi listelerinden seçim yapılarak görevlendirilmesi esasına dayanır.

Uzman mütalaası ise, davanın tarafları tarafından doğrudan kendi lehlerine sunulan bir belgedir. Mağdur, şüpheli veya sanık, kendi seçtiği ve güvendiği bir uzmandan bilimsel bir değerlendirme alabilmektedir. Bu uzman, tarafa hizmet etse de, raporun bilimsel ve objektif olması esastır.


3.2. Hukuki Etkisi ve Bağlayıcılık Açısından Karşılaştırma


Bilirkişi raporu, mahkeme tarafından talep edilen ve hakimin vicdani kanaatine ışık tutması amaçlanan bir delil vasıtasıdır. Her ne kadar hukuki bir konuda değerlendirme yapamasa da, teknik konularda hakimin karar verme sürecini doğrudan etkileyebilir.

Uzman mütalaası ise, "takdiri delil" niteliğindedir. Yargıtay'ın bazı kararlarına göre, uzman mütalaası bir "beyan" niteliği taşımaktadır. Ancak, bu durum raporun değersiz olduğu anlamına gelmez. Uzman mütalaası, mahkemece mutlaka gerekçeli olarak değerlendirilmeli ve görmezden gelinememelidir. Bir görüşe göre, uzman mütalaası bir delil sözleşmesinin varlığı durumunda bilirkişiye başvurmayı gereksiz kılabilmektedir. Bununla birlikte, bu konunun doktrinde tartışmalı olduğu ve bazı görüşlerin uzman mütalaası ile bilirkişi raporu arasında hukuki bir fark bulunmadığını savunduğu bilinmektedir.


3.3. Hangi Durumlarda Uzman Mütalaasına Başvurulur?


Taraflar genellikle, adli makamlarca hazırlanan bilirkişi raporunun kendi iddia veya savunmalarını desteklemediği durumlarda uzman mütalaasına başvurmaktadır. Vergi kaçakçılığı yargılamalarında bu durumun en somut örneği, vergi inceleme raporunun (kaçakçılık suçu raporu) veya mahkemece alınan bilirkişi raporunun teknik hatalar içermesi veya yetersiz kalmasıdır. Uzman mütalaası, bu türden eksiklikleri ve hatalı değerlendirmeleri ortaya koyarak, savunmanın dayandığı temel verilerin daha doğru bir şekilde incelenmesini sağlar. Bu sayede, avukatlar müvekkillerinin adil yargılanma haklarını güçlendirir ve mahkemeye alternatif bir bilimsel görüş sunar.

Aşağıdaki tablo, bu üç farklı kavramın karşılaştırmalı bir analizini sunarak, her birinin hukuki sistem içindeki yerini netleştirmektedir.

Kriterler

Bilirkişi Raporu

Uzman Mütalaası

Vergi İdaresi Mütalaası (VUK m. 367)

Atayan/Talep Eden Makam

Mahkeme (Resen veya talep üzerine)

Taraflar (Savcı, sanık, avukat vb.)

Vergi Dairesi Başkanlığı/Defterdarlık

Hukuki Dayanak

CMK m.67, HMK m.266, İYUK m.31

CMK m.67/6, HMK m.293

VUK m.367

Hukuki Niteliği

Delil vasıtası

Takdiri delil / Taraf beyanı

Kovuşturma/yargılama şartı

Raporun Amacı

Mahkemeye teknik/özel bilgi sağlama

Tarafın iddia/savunmasını güçlendirme

Suç duyurusu için idari onay

Bağlayıcılığı

Hakimi bağlamaz, vicdani kanaat oluşturur

Hakimi bağlamaz, değerlendirilmesi zorunludur

Dava açılması için hukuki önkoşul

Yetkili Kişiler

Belirli mesleki kıdem ve eğitim sonrası listeye kayıtlı uzmanlar

Konusunda deneyimli ve yetkin kişiler

Vergi incelemesine yetkili idari makamlar

E-Tablolar'a aktar


IV. Vergi Kaçakçılığı Yargılamasında Uzman Mütalaasının Stratejik Rolü


Vergi kaçakçılığı davaları, genellikle sayılar, defterler ve karmaşık mali işlemler üzerinden yürütüldüğü için, bu alanda hazırlanan bir uzman mütalaası, savunma tarafı için çok yönlü ve stratejik bir araç haline gelmektedir.


4.1. Savunmanın Güçlendirilmesi ve Yeni Delillerin Ortaya Konması


Uzman mütalaası, sanığın savunmasını soyut hukuki argümanlardan çıkararak somut mali ve muhasebesel verilere dayandırmasını sağlamaktadır. Örneğin, vergi inceleme raporunda gözden kaçırılan bir ticari işlem veya hesaplama hatası, uzman mütalaası ile açık ve net bir şekilde ortaya konulabilir. Hatta, delillerin toplanmasından analizine kadar olan tüm süreçteki eksiklikler veya usul hataları uzman mütalaası ile incelenip raporlanabilir. Bu sayede, adli delillerin ispat gücü sorgulanabilir ve zayıflatılabilir. Uzman mütalaası, yalnızca mevcut delilleri çürütmekle kalmaz, aynı zamanda mahkemeye davanın farklı bir perspektiften incelenmesini sağlayan yeni teknik veriler ve hesaplamalar sunar.


4.2. Hatalı İdari Raporların Denetlenmesi ve Çürütülmesi


Vergi incelemesi sonucunda hazırlanan kaçakçılık suçu raporları, her ne kadar idari bir belge olsa da, teknik ve hukuki hatalar içerebilmektedir. Mahkemelerce atanan bilirkişiler de bazen konunun teknik detaylarına hakim olamayabilmektedir. Uzman mütalaası, bu tür raporlardaki hesap ve işlem hatalarını, yanlış değerlendirilen önemli noktaları veya eksik yapılan incelemeleri ortaya çıkarma işlevini üstlenir. Bu mekanizma, avukatlara, idarenin veya mahkemenin raporlarını bilimsel bir temelde denetleme imkanı tanır. Başarılı bir şekilde hazırlanan uzman mütalaası, mahkemenin kararını idarenin raporuna dayandırması yerine, savunmanın sunduğu verileri de dikkate almasını sağlar.


4.3. Adil Yargılanma Hakkının Güçlendirilmesi


Adil yargılanma hakkı, bir davanın tüm taraflarının eşit koşullarda dinlenilmesini ve iddia ile savunmalarını etkin bir şekilde ortaya koyabilmelerini gerektirir. Uzman mütalaası, tam da bu ilkeye hizmet eden bir kurumdur. Yargılamanın teknik bir konuda sadece devletin raporu üzerinden yürütülmesini engeller, sanığın da kendi uzman görüşünü sunarak "karşı tarafın" teknik uzmanlığını sorgulamasını ve alternatif bir bilimsel görüş ortaya koymasını sağlar. Bu süreç, hâkimlerin olay hakkında vicdani bir kanaat oluştururken, uzman düzeyinde olmasa da, daha kapsamlı ve bilimsel bir bilgi birikimine sahip olmalarına yardımcı olur. Bu, yargılamanın sadece hukuki bir prosedürden ibaret kalmayıp, maddi gerçeğe ulaşma amacına da hizmet etmesini sağlar.


V. Yargıtay Kararları Işığında Uzman Mütalaasının Değerlendirilmesi


Türk yargı sisteminde, Yargıtay içtihatları, uzman mütalaasının hukuki geçerliliğini ve mahkemeler nezdindeki değerini netleştirmiştir.


5.1. Uzman Mütalaasının Delil Niteliğine İlişkin Yargıtay İçtihadı


Yargıtay, uzman mütalaasını bir "takdiri delil" veya "teknik değerlendirme içeren beyan" olarak kabul etmektedir. Bu durum, uzman mütalaasının tek başına hükme esas alınmasını zorunlu kılmamakla birlikte, mahkemenin bu raporu göz ardı edemeyeceği anlamına gelmektedir. Yargıtay'ın bazı kararları, uzman görüşünün mahkemece gerekçeli olarak değerlendirilmesi gerektiğini, aksi takdirde yargılamanın eksik yürütüleceğini belirtmektedir. Uzman görüşünün, bilirkişilik incelemesiyle desteklenmediği gerekçesiyle görmezden gelinemeyeceği vurgulanmaktadır. Bu yaklaşım, uzman mütalaasının mahkemeler nezdinde hafife alınmaması gerektiğini ortaya koymaktadır.


5.2. Bilirkişi Raporu ile Uzman Mütalaasının Çelişmesi Durumunda Mahkemenin İzlemesi Gereken Yol


Uygulamada, uzman mütalaasının çoğu zaman mahkemece alınan bilirkişi raporundaki eksiklikleri veya yanlışları düzeltmek amacıyla sunulması nedeniyle bu iki rapor arasında bir çelişki oluşması muhtemeldir. Yargıtay, bu tür bir çelişkinin varlığı halinde, mahkemenin bu çelişkiyi gidermekle yükümlü olduğunu ve bilirkişi raporunu tek başına hükme esas alamayacağını kararlarında vurgulamıştır. Bu hukuki yükümlülük, adil yargılanma hakkının bir gereğidir.

Mahkeme, çelişkiyi gidermek için yeni bir bilirkişi heyeti (doktrinde "süper bilirkişi" olarak adlandırılan) görevlendirebilmektedir. Bu süreç, ilk inceleme raporunun (vergi suçu raporu) teknik zayıflıklarını ve savcılığın bu rapora dayanarak oluşturduğu soruşturmanın temelini sorgulanır hale getirmektedir. Çelişkinin giderilmesi süreci, davanın uzamasına neden olsa da, savunma tarafının pozisyonunu güçlendirerek daha adil bir sonuca ulaşılmasını sağlamaktadır. Bu durum, uzman mütalaasının sadece bir kağıt parçası değil, mahkemeyi daha titiz bir incelemeye zorlayan prosedürel bir talep olduğu anlamına gelmektedir. Bu yaklaşım, devletin tek yanlı teknik raporunun hukuki bir tartışmaya dönüşmesini sağlamaktadır.


VI. Uygulamaya Yönelik Öneriler ve Raporun İçeriği



6.1. Uzman Mütalaasını Hazırlamaya Yetkili Kişiler


Uzman mütalaasının yasal olarak "konusunda deneyimli ve yetkin" kişilerce hazırlanabileceği belirtilmektedir. Ancak vergi kaçakçılığı gibi özel ve teknik bir alanda, bu raporu hazırlayacak kişinin mali ve hukuki konularda derinlemesine bilgiye sahip olması gerekmektedir. Bu bağlamda, Yeminli Mali Müşavirler (YMM), sahip oldukları yüksek standartlar nedeniyle en uygun adaylar olarak öne çıkmaktadır. YMM olmak için en az 10 yıl Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik (SMMM) yapmış olmak, özel bir sınavı geçmek ve yeminli ruhsat almış olmak gibi zorunlu şartlar bulunmaktadır. Bu yüksek nitelikler, hazırlanan raporun bilimsel güvenilirliğini ve mahkemeler nezdindeki ağırlığını önemli ölçüde artırmaktadır. Devletin inceleme raporu, bir devlet vergi müfettişinin teknik bulgularına dayanırken, bir YMM tarafından hazırlanan uzman mütalaası, aynı alandaki yüksek nitelikli bir profesyonel tarafından sunulan karşı bir teknik incelemedir. Bu düzeyde bir uzmanlık rekabeti, mahkemeyi daha dikkatli bir değerlendirmeye teşvik eder.


6.2. Etkin Bir Uzman Mütalaası Raporunda Bulunması Gereken Unsurlar


Etkin bir uzman mütalaası, yalnızca bir sonuç beyanından ibaret olmamalı, olayın hukuki ve mali boyutlarını bütünsel olarak ele almalıdır. Rapor, adli makamlar tarafından kolayca denetlenebilir ve anlaşılabilir bir formatta, gerektiğinde tablo, şekil ve şemalarla desteklenerek hazırlanmalıdır.

İyi hazırlanmış bir uzman mütalaası raporunda bulunması gereken temel unsurlar şunlardır:

  • Giriş: Raporun amacı, hukuki dayanakları (CMK m.67, HMK m.293) ve inceleme kapsamı belirtilmelidir.

  • Hukuki Sürecin Özeti: İncelemeye konu olan hukuki ve mali süreç, ilgili belgeler ve iddialar özetlenmelidir.

  • İnceleme Metodolojisi: Uzmanın hangi defter, belge, veri ve muhasebe kayıtlarını incelediği, inceleme yöntemleri açıklanmalıdır.

  • Mali ve Muhasebesel Analiz: Olayın teknik ve sayısal boyutu, somut hesaplamalar ve mali analizlerle detaylandırılmalıdır.

  • Bilirkişi Raporuna İlişkin Değerlendirme ve Eleştiriler: Varsa, mahkemenin daha önce aldığı bilirkişi raporundaki hatalar, eksiklikler ve yanlış yorumlar somut delillerle çürütülmelidir.

  • Sonuç ve Uzman Görüşü: Yapılan tüm incelemeler sonucunda ulaşılan teknik ve bilimsel görüş açıkça belirtilmelidir.

  • Ekler: Raporda atıf yapılan tüm destekleyici belgeler (defter sayfaları, hesap özetleri vb.) ekler bölümünde sunulmalıdır.

Ayrıca, uzman kişinin mahkeme tarafından dinlenilmek üzere çağrıldığında duruşmaya katılması ve raporunu sözlü olarak savunması, raporda yer alan müphem veya şüpheli noktaları açıklaması hayati öneme sahiptir. Aksi takdirde, geçerli bir mazereti olmaksızın duruşmaya gelmeyen uzmanın raporu mahkemece değerlendirmeye alınmayabilmektedir.


VII. Sonuç ve Genel Değerlendirme


Uzman mütalaası, Türk hukuk sisteminde ceza ve hukuk davalarında savunma hakkını güçlendiren, adil yargılanma hakkının temel bir unsuru olarak kabul edilen ve özellikle vergi kaçakçılığı gibi teknik uzmanlık gerektiren konularda adaletin tecellisine hizmet eden kritik bir mekanizmadır. Bu rapor, idari bir zorunluluk olan VUK m.367'deki mütalaadan farklı olarak, davanın tarafı tarafından sunulan bilimsel bir karşı delil niteliği taşımaktadır.

Yargıtay içtihatları, uzman mütalaasının hukuki bir beyan olduğunu ve mahkeme tarafından mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini açıkça belirtmektedir. Özellikle bilirkişi raporu ile uzman mütalaasının çelişmesi durumunda, mahkemenin bu çelişkiyi gidermekle yükümlü olduğu yönündeki yerleşik kararlar, uzman mütalaasının yargılama sürecindeki stratejik rolünü pekiştirmektedir.

Sonuç olarak, 7394 sayılı Kanun ile artırılan vergi kaçakçılığı cezaları, bu tür davalarda sunulan teknik delillerin önemini daha da artırmıştır. Hukuk uygulayıcıları, davanın teknik boyutunu sadece devletin raporları üzerinden değil, aynı zamanda savunmanın sunduğu uzman mütalaaları üzerinden de kapsamlı bir şekilde incelemelidir. Bu yaklaşım, sadece maddi gerçeğe ulaşmayı kolaylaştırmakla kalmayacak, aynı zamanda mükellefin adil yargılanma hakkını da güvence altına alacaktır. Vergi kaçakçılığı suçlarında uzman mütalaası, modern yargılama süreçlerinin vazgeçilmez bir parçası haline gelmektedir.

Comments


bottom of page