Arama Sonuçları
Boş arama ile 224 sonuç bulundu
- Özel Uzman Görüşünün Ceza Muhakemesindeki Rolü ve Hukuki Değeri (CMK m. 67/6)
Özel uzman görüşünün hukuki dayanağı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 67. maddesinin 6. fıkrasında açıkça düzenlenmiştir. Bu madde, taraflara yargılama konusu olayla ilgili olarak veya bilirkişi raporunun hazırlanmasında değerlendirilmek üzere ya da bilirkişi raporu hakkında uzmanından bilimsel mütalaa alma hakkı tanımaktadır. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU Madde 67 uzman mütalaası Madde 67 : (6) Cumhuriyet savcısı, katılan, vekili, şüpheli veya sanık, müdafii veya kanunî temsilci, yargılama konusu olayla ilgili olarak veya bilirkişi raporunun hazırlanmasında değerlendirilmek üzere ya da bilirkişi raporu hakkında, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez. Bu düzenleme, tarafların adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı kapsamında, kendi lehlerine olan hususları ispatlamak veya aleyhlerine olan delillere karşı koymak amacıyla bağımsız uzman görüşlerine başvurabilmelerini sağlamaktadır. Özel Uzman Görüşünün Niteliği ve Amacı Özel uzman görüşü, mahkeme tarafından atanan bilirkişinin hazırladığı rapordan farklı bir niteliğe sahiptir. Bilirkişi, mahkemenin talebi üzerine kamu görevi niteliğinde bir inceleme yaparken, özel uzman görüşü tarafların kendi menfaatleri doğrultusunda elde ettikleri bir görüştür. Yargıtay içtihatları da bu ayrımı ve özel uzman görüşünün önemini vurgulamaktadır: Hukuk Genel Kurulu 2020/459 E. , 2022/1735 K. Uzman görüşü, çekişmeli maddi vakıanın ispatı için ileri sürülen bağımsız bir delil olmayıp, bu amaçla ileri sürülen diğer delillerin değerlendirilme ve aydınlatılma vasıtası olarak kullanılır ve dayanılan delilin bilimsel olarak hâkimin kanaatini etkileme gücünü arttırmayı ve hüküm verme kabiliyetini tamamlamayı amaçlar Bu bakımdan uzman görüşünün kendine has bir delil değeri yoktur, o sadece tarafın dayandığı delilin değerini yükseltmek (delili takviye etmek) için kullanılır (Özbek, s. 126) Taraflar, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahip olduğundan (HMK m. 189/1), ispat hakkını uzman görüşü ile de kullanabilirler 52. Bu içtihat, özel uzman görüşünün bağımsız bir delil olmaktan ziyade, diğer delillerin değerlendirilmesine ve aydınlatılmasına yardımcı olan bir vasıta olduğunu belirtmektedir. Amacı, tarafın dayandığı delilin bilimsel gücünü artırmak ve hâkimin kanaatini etkilemektir. Özel Uzman Görüşünün Ceza Muhakemesindeki Önemi Özel uzman görüşünün ceza muhakemesindeki önemi çeşitli açılardan değerlendirilebilir: Maddi Gerçeğe Ulaşmaya Katkı: Ceza muhakemesinin temel amacı, her türlü şüpheden uzak bir şekilde maddi gerçeği ortaya çıkarmaktır. Karmaşık teknik veya bilimsel konularda, özel uzman görüşleri, hâkimin doğru bir kanaat oluşturmasına ve olayın tüm yönlerini anlamasına yardımcı olur. Ceza Genel Kurulu 2014/369 E. , 2014/425 K. Ceza muhakemesinde bir sorunun çözümünün uzmanlığı ya da özel veya teknik bir bilgiyi gerektirip gerektirmediğine, bilirkişi görevlendirmekle yetkili olan Cumhuriyet savcısı veya hâkim karar verecek, bilirkişi kendiliğinden bir rol üstlenemeyecektir Esasen incelenen davanın bilirkişisi, hâkim veya Cumhuriyet savcısının kendisi olup kural olarak bilgisi, kültürü ve müktesebatı ile önüne gelen bir konuyu çözmek yeteneğine sahiptir İhtisasla ilgisi bulunmayan hallerde bilirkişinin mütalaasına başvurulmasında kanuni bir zorunluluk bulunmamaktadır CMK'nun 3. maddesinde de bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına "karar verilebileceği" belirtilmek suretiyle bilirkişiye başvurma zorunlu kılınmamıştır Bununla birlikte maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinen ceza muhakemesinde bazı durumlarda işin niteliği gereği bilirkişiye başvurulması zorunluluk gösterebilmektedir 2. Savunma Hakkının Güçlendirilmesi: Sanık, şüpheli, katılan ve vekilleri, kendi lehlerine olan hususları ispatlamak, aleyhlerine olan bilirkişi raporlarına itiraz etmek veya mahkemenin dikkatini belirli teknik detaylara çekmek amacıyla özel uzman görüşü alabilirler. Bu, adil yargılanma hakkının ve savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlar. Hukuk Genel Kurulu 2020/459 E. , 2022/1735 K. Taraflar, özel ve teknik konularda iddia ve savunmalarının uzman görüşü ile desteklenmesi ve dava konusu olayın aydınlatılması amacıyla, uzmanından bilimsel mütalâa alabilirler ve bunu mahkemeye sunabilirler (m. 293,1/cümle 1) Uzman görüşü, bilirkişi incelemesinden (m.266 V.d) farklıdır. Hâkimin özel ve teknik bilgilerinin yetmemesi hâlinde, talep üzerine veya mahkemece kendiliğinden bilirkişiye başvurulur; bilirkişi kamu görevlisidir Oysa, uzman görüşü alıp almamak, tamamen tarafın ihtiyarında olan bir husustur ve görüşü alınan uzman kamu hizmeti yapmaz, kamu görevlisi değildir Bilirkişi Raporlarına İtiraz ve Çelişkilerin Giderilmesi: Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında eksiklikler, hatalar veya çelişkiler bulunması durumunda, taraflar özel uzman görüşü ile bu hususları ortaya koyabilirler. Bu durum, mahkemenin ek bilirkişi incelemesi yapmasına, yeni bir bilirkişi atanmasına veya mevcut raporu daha detaylı değerlendirmesine yol açabilir. T.C. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ Dosyaya ibraz edilen uzman görüşünde, bilirkişi raporunda açıklanan görüşlerin aksine tespit ve görüşler ileri sürülmüş olup, bilirkişi raporu ile uzman görüşü arasında çelişkiler bulunmaktadır T.C. ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Mahkeme özellikle özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda, tarafın sunduğu uzman görüşünün dava konusuyla ilgili olması halinde bunu dikkate almak ve değerlendirmek zorundadır. Hâkimin Takdir Yetkisi: Özel uzman görüşü, mahkemeyi bağlayıcı nitelikte değildir. Hâkim, sunulan özel uzman görüşünü diğer tüm delillerle birlikte serbestçe takdir eder ve vicdani kanaatine göre bir karar verir. Ancak, mahkemenin özel uzman görüşünü tamamen göz ardı etmesi, adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelebilir. Özellikle bilirkişi raporu ile özel uzman görüşü arasında çelişki bulunması durumunda, mahkemenin bu çelişkileri gidermeden karar vermesi hukuka aykırı bulunabilir. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU Madde 217 Delilleri takdir yetkisi Madde 217 – (1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir. (2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir. Hukuk Genel Kurulu 2020/459 E. , 2022/1735 K. Uzman görüşünün yalnız başına bir delil olmayıp, hâkimin hüküm verme kabiliyetini tamamlayan delil değerlendirme ve aydınlatma vasıtası olduğunu kabul etmek, daha isabetli bir çözümdür Çünkü hâkim, tek başına uzman görüşüne dayanarak hüküm veremez; uzman görüşünü diğer mübrez delillerle birlikte, dayandığı gerekçeler dikkate alınarak ve davanın sonucuna olan etkisi bakımından serbestçe değerlendirerek hükmüne dayanak yapabilir Hâkim, uzman görüşünde yer alan hukukî, teknik ve özel bilimsel bilgiyi, delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesinde kullanır Özel Uzman Görüşünün Sunulması ve Süreci CMK'nın 67. maddesi, özel uzman görüşünün sunulması için ayrıca süre istenemeyeceğini belirtir. Bu, tarafların yargılamayı geciktirmeksizin bu hakkı kullanmaları gerektiğini gösterir. Özel uzman görüşü, yargılama dosyasındaki diğer delillerle birlikte mahkemeye sunulur ve mahkeme tarafından değerlendirilir. Gerekli görüldüğü takdirde, görüşü alınan uzman kişi mahkemede dinlenebilir ve hâkim veya taraflar gerekli soruları sorabilirler. Hukuk Genel Kurulu 2020/459 E. , 2022/1735 K. Tarafın iddia veya savunmasını desteklemek için görüşüne başvurduğu uzman kişi, talep üzerine veya re’sen mahkemeye çağrılarak dinlenebilir Uzman kişinin dinlendiği duruşmada hâkim veya taraflar gerekli gördükleri soruları da sorabilirler Uzman kişinin dinlenmesi imkânının getirilmesiyle bir yandan uzmanlık gerektiren konuların daha iyi aydınlatılabilmesi, diğer yandan da çelişkili ya da eksik veya yanlış bilgilerle yargılamanın olumsuz etkilenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır Uzman kişinin çağrıldığı duruşmaya geçerli bir özrü olmaksızın gelmemesi hâlinde, yargılamanın gecikmesini önlemek amacıyla hâkimin hazırlanan raporu değerlendirmeyeceği hususuna da bir vurgu yapılmıştır Özel Uzman Görüşü ile Bilirkişi Raporu Arasındaki Temel Farklar Özel uzman görüşü ve bilirkişi incelemesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ile düzenlenmiştir. Her ne kadar HMK hükümleri doğrudan ceza muhakemesinde uygulanmasa da, bilirkişilik ve uzman görüşüne ilişkin genel ilkeler ve kavramsal ayrımlar açısından yol göstericidir. Aşağıdaki tablo, özel uzman görüşü ile bilirkişi raporu arasındaki temel farkları özetlemektedir: Özellik Bilirkişi Raporu Özel Uzman Görüşü Atayan Makam Mahkeme veya Cumhuriyet Savcısı (resen veya talep üzerine) Yargılamanın Tarafları (Cumhuriyet savcısı, katılan, şüpheli, sanık, müdafii veya kanunî temsilci) Hukuki Niteliği Kamu görevi niteliğinde, mahkemeye yardımcı olma amacı taşır. Taraf delili niteliğinde, tarafın iddia ve savunmasını destekleme amacı taşır. Bağımsızlık ve Tarafsızlık Bağımsız, tarafsız ve objektif olmak zorundadır. Tarafın menfaatleri doğrultusunda hazırlanır, ancak bilimsel ve teknik açıdan objektif olması beklenir. Bağlayıcılık Mahkemeyi bağlayıcı değildir, hâkim delilleri serbestçe takdir eder (CMK m. 217, HMK m. 198). Mahkemeyi bağlayıcı değildir, hâkim delilleri serbestçe takdir eder. Görevin Kapsamı Mahkeme veya savcılık tarafından belirlenen somut sorulara yanıt verir. Tarafın talebi doğrultusunda, belirli bir konuyu aydınlatmaya veya bilirkişi raporuna itiraz etmeye yönelik olabilir. Süre Mahkemece belirlenen süre içinde raporunu sunar. Taraflar, bu nedenle ayrıca süre isteyemezler (CMK m. 67/6, HMK m. 293/1). Dinlenme Mahkemece çağrılarak dinlenebilir, sorular sorulabilir (CMK m. 66/6, HMK m. 279/3). Hâkim, talep üzerine veya resen dinlenmesine karar verebilir, sorular sorulabilir (HMK m. 293/2). Geçerli özrü olmadan gelmezse raporu değerlendirilmez (HMK m. 293/3). Ücret Kanunla belirlenen tarifeye göre devlet tarafından ödenir. Görüşü alan tarafça ödenir. Hukuk Genel Kurulu 2020/459 E. , 2022/1735 K. Doktrinde hâkim olan aksi görüşe göre ise; uzman görüşü, mahkemece atanan bilirkişiden alınan rapor gibi bir takdiri delil ve hatta delil olmayıp, hâkimin kanaatini oluşturmasında yardımcı olmak üzere tarafın hukukî dinlenilme hakkı kapsamında mahkemeye sunduğu, özel ve teknik konuda alınmış bir rapordur ve yazılı beyan (taraf iddiası) niteliğindedir Delil olmayan uzman görüşünün mahkemeye sunulmasının, delillerin ibrazıyla ilgisi yoktur ve uzman görüşü bilirkişi raporuyla rekabet içinde değildir (Özbek, Mustafa Serdar : Uzman Görüşünün Yargılamada Değerlendirilmesi, Türkiye Noterler Birliği Hukuk Dergisi Makale, Ankara 2017, sayı 1, s.125) 51. Mahkemenin Değerlendirme Yükümlülüğü: Mahkeme, bilirkişi raporunu ve özel uzman görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Ancak, özellikle bilirkişi raporu ile özel uzman görüşü arasında çelişki bulunması durumunda, mahkemenin bu çelişkileri gidermeden karar vermesi hukuka aykırı bulunabilir. T.C. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ Şöyle ki bilirkişi incelemesi 1. madde maddede düzenlenmiştir Yasal düzenlemede bilirkişi raporu veya raporları ile uzman görüşü arasında farklılık veya çelişki olması durumunda yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair bir düzenleme mevcut değildir 3. maddede ise hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği ifade edilmiştir Uzman görüşü ise yukarıda yer verildiği üzere aynı yasanın 3. maddesinde düzenlenmiş ve maddede tarafların dava konusu olayla ilgili olarak uzmandan bilimsel mütalaa alabilecekleri, hâkimin talep üzerine veya resen kendiliğinden rapor alınan uzman kişinin davet edilerek dinlenilmesine karar verebileceği ve uzman kişinin çağrıldığı duruşmaya geçerli bir özrü olmadan gelmemesi halinde hazırlamış olduğu raporun mahkemece değerlendirilmeye tabi tutulmayacağı belirtilmiştir Hukuk Genel Kurulu 2020/459 E. , 2022/1735 K. Dosyaya ibraz edilen uzman görüşünde bilirkişi raporu ile tespit edilen görüşlerinin aksine tespit ve görüşler ileri sürülmüş olup, bilirkişi raporu ile uzman görüşü ciddi şekilde çelişkiler içermektedir Alınan bilirkişi raporu ile uzman görüşü arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesi yerine yetersiz ve esaslı itiraza uğrayan rapora dayanılarak uzman görüşü kararda gerekçeli olarak değerlendirilip tartışılmadan karar verilmiş olması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir Sonuç / Özet Özel uzman görüşü ve bilirkişi raporu, ceza muhakemesinde teknik ve özel bilgi gerektiren konularda yargılamaya ışık tutan önemli araçlardır. Ancak, atanma şekilleri, hukuki nitelikleri ve yargılama üzerindeki etkileri bakımından farklılık gösterirler. Bilirkişi, mahkeme veya savcılık tarafından atanan ve kamu görevi ifa eden bağımsız bir uzmandır; raporu mahkemeyi bağlamasa da önemli bir delil değerlendirme aracıdır. Özel uzman görüşü ise, tarafların kendi inisiyatifleriyle elde ettikleri ve iddia/savunmalarını desteklemek amacıyla sundukları bir görüştür. Bu görüş de mahkemeyi bağlayıcı olmamakla birlikte, özellikle bilirkişi raporuyla çelişki oluşturduğunda mahkemece titizlikle değerlendirilmesi ve gerekçeli kararda tartışılması gereken bir unsurdur. Yargıtay içtihatları, her iki kurumun da adil yargılanma hakkı ve maddi gerçeğe ulaşma ilkesi çerçevesinde etkin bir şekilde kullanılmasını ve değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
- Adli Bilimlerde Balistik İnceleme: Hukuki Çerçeve, Kapsam ve Yargıtay Kararları
Balistik inceleme, adli bilimlerin önemli bir dalı olup, ateşli silahlar, mühimmat ve bunların olay yerindeki etkileri üzerine yapılan bilimsel ve teknik araştırmaları kapsar. Türk hukuk sisteminde balistik inceleme, özellikle ceza muhakemesi süreçlerinde delillerin toplanması, değerlendirilmesi ve suçun aydınlatılması açısından kritik bir rol oynamaktadır. Bu inceleme, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği gibi mevzuat hükümleri çerçevesinde yürütülür. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU Madde 63 Bilirkişinin atanması Madde 63 – (1) Çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına re'sen, Cumhuriyet savcısının, katılanın, vekilinin, şüphelinin veya sanığın, müdafiinin veya kanunî temsilcinin istemi üzerine karar verilebilir. (Değişik cümle: 3/11/2016-6754/42 md.) Ancak, genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. (Ek cümle: 3/11/2016-6754/42 md.) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez. (2) Bilirkişi atanması ve gerekçe gösterilerek sayısının birden çok olarak saptanması, hâkim veya mahkemeye aittir. Birden çok bilirkişi atanmasına ilişkin istemler reddedildiğinde de aynı biçimde karar verilir. (3) Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı da bu maddede gösterilen yetkileri kullanabilir. CMK madde 63, çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilebileceğini belirtmektedir. Balistik inceleme de bu kapsamda değerlendirilen, özel ve teknik bilgi gerektiren bir alandır. ADLÎ TIP KURUMU KANUNU UYGULAMA YÖNETMELİĞİ Madde 14 Fizik İhtisas Dairesi Madde 14 : — Fizik ihtisas dairesinde uzman bir başkan ile yeteri kadar uzman ve diğer personel bulunur. Fizik ihtisas dairesi aşağıdaki şubeler ve birimlerden oluşur: a) Adlî belge inceleme şubesi, b) Balistik şubesi, c) Adlî astronomi şubesi, d) (Mülga:RG-25/11/2016-29899) e) (MülgaRG-25/11/2016-29899) f) İz incelemeleri şubesi. Her şubede uzman bir şube müdürü ile yeteri kadar personel bulunur. Fizik ihtisas dairesinin görevleri ve çalışma usulleri şunlardır: Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği'nin 14. maddesi, Adli Tıp Kurumu bünyesinde "Fizik İhtisas Dairesi" altında bir "Balistik Şubesi" bulunduğunu ve bu şubenin balistik incelemeler yapmakla görevli olduğunu açıkça belirtmektedir. Bu durum, balistik incelemenin resmi ve uzmanlaşmış bir kurum tarafından yürütülen, hukuki süreçlerde kabul gören bir delil toplama yöntemi olduğunu göstermektedir. Balistik İnceleme Nedir? Balistik inceleme, ateşli silahların ve mühimmatın adli amaçlarla incelenmesi bilimidir. Bu inceleme, bir suç olayında kullanılan ateşli silahın türünü, kalibresini, atış mesafesini, merminin izlediği yolu ve merminin hangi silahtan atıldığını tespit etmeye yönelik teknik ve bilimsel yöntemleri içerir. Balistik inceleme, genellikle üç ana alana ayrılır: İç Balistik (Internal Ballistics): Ateşli silahın namlusu içinde merminin hareketini inceler. Ateşleme mekanizması, barutun yanması, gaz basıncı ve merminin namlu içindeki ivmelenmesi gibi konular bu kapsamdadır. Dış Balistik (External Ballistics): Merminin namludan çıktıktan sonra hedefe ulaşana kadar havada izlediği yolu inceler. Hava direnci, yerçekimi, rüzgar gibi faktörlerin merminin yörüngesi üzerindeki etkileri bu alanda değerlendirilir. Terminal Balistik (Terminal Ballistics): Merminin hedefe çarptıktan sonraki etkilerini inceler. Merminin hedefe nüfuz etme derinliği, enerji transferi, doku hasarı ve merminin deformasyonu gibi konular bu kapsamdadır. Adli balistik ise, bu üç alanı adli soruşturmalarda delil toplama ve analiz etme amacıyla kullanır. Balistik İncelemenin Kapsamı ve Yöntemleri Balistik inceleme, olay yerinden elde edilen çeşitli deliller üzerinde yapılır. Bu deliller şunları içerebilir: Ateşli Silahlar: Olay yerinde bulunan veya şüphelilerden ele geçirilen tabanca, tüfek gibi ateşli silahlar. Mühimmat: Boş kovanlar, mermi çekirdekleri, patlamamış fişekler. Hedef Materyaller: Merminin isabet ettiği duvar, araç, insan vücudu gibi materyaller. Barut Artıkları: Atış sonrası oluşan barut artıkları, giysiler veya vücut üzerinde bulunabilir. Balistik incelemede kullanılan başlıca yöntemler şunlardır: Karşılaştırmalı Mikroskopi: Ateşli silahtan çıkan mermi çekirdekleri ve boş kovanlar üzerinde oluşan mikroskobik izler (namlu yiv-set izleri, iğne izi, tırnak izi, çıkarıcı izi) karşılaştırmalı mikroskop altında incelenir. Her ateşli silahın kendine özgü izler bırakması nedeniyle, bu yöntemle bir merminin hangi silahtan atıldığı tespit edilebilir. Atış Mesafesi Tayini: Barut artıkları ve mermi giriş deliği çevresindeki yanık/kavruk izleri incelenerek atışın hangi mesafeden yapıldığı belirlenir. Bu, olayın intihar mı, kaza mı yoksa cinayet mi olduğu konusunda önemli ipuçları verebilir. Silahın Çalışır Durumu ve Teknik Özellikleri: Ele geçirilen ateşli silahın çalışır durumda olup olmadığı, herhangi bir arızasının bulunup bulunmadığı ve teknik özellikleri incelenir. Mermi Yörüngesi Analizi: Olay yerindeki mermi giriş ve çıkış delikleri, merminin izlediği yolu ve atış açısını belirlemek için analiz edilir. Barut Artığı Analizi (GSR - Gunshot Residue): Atış sonrası oluşan barut artıkları, şüphelilerin ellerinde, giysilerinde veya olay yerindeki diğer yüzeylerde bulunabilir. Bu artıkların kimyasal analizi, bir kişinin ateşli silah kullanıp kullanmadığını veya atışa yakın olup olmadığını tespit etmeye yardımcı olur. Yargıtay Kararlarında Balistik İnceleme Yargıtay, balistik incelemenin ceza yargılamasındaki önemini ve bu incelemelerin nasıl yapılması gerektiğini birçok kararında vurgulamıştır. Balistik inceleme raporları, mahkemeler tarafından delil olarak kabul edilmekle birlikte, diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi gereken teknik bir rapordur. 1. Balistik İncelemenin Zorunluluğu ve Kapsamı Yargıtay, özellikle ateşli silah kullanılan suçlarda, balistik incelemenin eksiksiz yapılmasını ve elde edilen tüm delillerin bu incelemeye tabi tutulmasını zorunlu görmektedir. 1. Ceza Dairesi 2015/386 E. , 2015/814 K. b-) Sanıklar.., ., ., ..,..,.. ve..'nun av tüfeği ile sanık...'un İse tabanca ile ateş ettiklerinin Mahkemece kabul edilmesi karşısında, olay yerinden, araçlardan, maktullerin ve mağdurların vücutlarından ele geçen tabanca, tüfek, kovan, kartuş ve çekirdekler üzerinde balistik inceleme yaptırılarak kaç adet silahtan atıldığı yönünde ekspertiz raporu alınmasından, c-) Olay mahallinde, sanıklar, mağdurlar, tanıklar ve olay yeri inceleme tutanağını düzenleyen kolluk görevlileri de hazır edilerek, uzman bilirkişi marifetiyle denetime olanak verecek biçimde temsili ve tatbiki keşif yapılması, anlatımların doğruluğunun denetlenmesi, olay yerinde bulunan maktüller, mağdurlar ve sanıkların bulundukları yerler gösterilerek birbirlerine olan uzaklıkları ve atış mesafelerinin tespit edilmesinden sonra, Bu karar, olay yerinden, araçlardan, maktullerin ve mağdurların vücutlarından ele geçen tabanca, tüfek, kovan, kartuş ve çekirdekler üzerinde balistik inceleme yaptırılarak kaç adet silahtan atıldığının tespit edilmesinin gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca, olay yerinde temsili ve tatbiki keşif yapılarak atış mesafelerinin tespit edilmesi de vurgulanmıştır. 2. Bilirkişi Raporunun Değerlendirilmesi ve Çelişkilerin Giderilmesi Yargıtay, balistik inceleme raporlarının mahkemeyi bağlayıcı olmadığını, ancak raporlar arasında çelişki bulunması halinde bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini belirtmektedir. 1. Ceza Dairesi 2013/3161 E. , 2013/6935 K. Olay yerinde taraflar ve tanıklar hazır edilerek, refakate olay yeri inceleme uzmanı, silah uzmanı ve adli tıp uzmanı alınıp üçlü bilirkişi kurulu oluşturulması, olay mahallinde tarafların ve tanıkların anlatımlarında belirttikleri yerlerin ve kendilerinin bulundukları yerlerin göstermeleri sağlanarak, anlatımlarının doğruluğunun denetlenmesi, dosyada bulunan olay yeri inceleme raporu ve krokilerde belirtilen olay yerinde bulunan üç adet boşkovan ile bu atışların isabet yerleri, patlamamış fişek, yastık üzerinde bulunan çıkışı ve çekirdeği olmayan giriş deliği, maktulün cesedinin bulunduğu yer, olayın meydana geldiği odanın genişliği, belirlendikten sonra, olay yeri inceleme raporunda belirlenen atış istikametleri ve atışların yerden yükseklikleri de dikkate alınarak, anlatımların ve kabul edilen olayın cereyan tarzının olay yeri bulgularına uygunluğunun denetlenmesi, oluşturulacak bilirkişi heyetinden alınacak raporlar ve tüm emanetlerle birlikte dosyanın Adli Tıp Kurumu Fizik-Balistik İhtisas Kuruluna gönderilerek, olayın cereyan tarzına ilişkin mütalaa alındıktan sonra sanıkların hukuki durumunun tayini gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması, Bu karar, balistik inceleme raporunun sadece suça konu tüfek ve boş kartuşlar yönünden inceleme yapmasının yeterli olmadığını, tüfeğin çalışma prensipleri, kendiliğinden ateşlenip ateşlenmeyeceği gibi hususlarda da bilgi ihtiva etmesi gerektiğini belirtmektedir. Eksik inceleme nedeniyle Adli Tıp İhtisas Dairesinden ek rapor alınması gerektiği vurgulanmıştır. 4. Balistik İncelemenin Diğer Delillerle Birlikte Değerlendirilmesi Yargıtay, balistik inceleme raporlarının tek başına değil, diğer tüm delillerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Parmak izi, tanık ifadeleri, olay yeri inceleme tutanakları gibi delillerle balistik inceleme sonuçlarının uyumlu olması önemlidir. Ceza Genel Kurulu 2017/238 E. , 2018/408 K. a- Suçta kullanılan tabanca, balistik incelemeye tabi tutularak daha önce vuku bulan terör ve sair eylemlerde kullanılmış silah olup olmadığı tespit edildikten, b- Tabancanın muhtelif aksamında ve şarjöründe teşhise elverişli parmak izi bulunup bulunmadığının tespiti, bulunduğu takdirde emniyette hıfzedilen başka suçlara ve şahıslara ait parmak izleri ve sanığın parmak izlerinin ve ayrıca maktulün daha önce çalıştığı kurumda iş sebebiyle veya başka sebeplerle alınmış parmak izi mevcutsa, bununla mukayeselerinin yaptırılmasından sonra, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle sanığın hukuki durumunun tayini gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir Bozmaya uyan Üsküdar 2. Bu karar, suçta kullanılan tabancanın balistik incelemeye tabi tutulmasının yanı sıra, parmak izi incelemesi de yapılarak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Sonuç / Özet Balistik inceleme, ateşli silahlarla işlenen suçların aydınlatılmasında vazgeçilmez bir adli bilim yöntemidir. Türk hukuk sisteminde, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği kapsamında düzenlenmiş olup, Adli Tıp Kurumu bünyesindeki Balistik Şubesi tarafından yürütülmektedir. Bu inceleme, silahın türü, atış mesafesi, merminin izlediği yol ve hangi silahtan atıldığı gibi kritik bilgileri ortaya koyar. Yargıtay kararları, balistik incelemenin eksiksiz yapılmasını, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesini, raporların diğer delillerle birlikte değerlendirilmesini ve yetersiz inceleme ile hüküm kurulmamasını zorunlu kılmaktadır. Balistik inceleme raporları, mahkemeler için önemli bir delil olmakla birlikte, hakimi bağlayıcı nitelikte değildir ve hakim tarafından serbestçe takdir edilir. Kaynakça CEZA MUHAKEMESİ KANUNU ADLÎ TIP KURUMU KANUNU UYGULAMA YÖNETMELİĞİ 1. Ceza Dairesi 2015/386 E. , 2015/814 K. 1. Ceza Dairesi 2013/3161 E. , 2013/6935 K. 1. Ceza Dairesi 2021/11120 E. , 2022/504 K. Ceza Genel Kurulu 2017/238 E. , 2018/408 K. AİHM - MANSUROĞLU - TÜRKİYE DAVASİ, Dosya No : 43443/98, Tarih : 2008-02-26 AİHM - TANRİKULU-TÜRKİYE KARARİ (23763/94), Dosya No : 23763/94, Tarih : 1999-07-08 AİHM - Fahri AKPİNAR ve diğerleri / Türkiye, Dosya No : 54132/07, Tarih : 2007-12-05 AİHM - Halil YEŞİLYURT ve diğerleri / Türkiye, Dosya No : 27749/09, Tarih : 2015-06-25 AİHM - Gülseven YILDIZ ve diğerleri / TÜRKİYE, Dosya No : 34442/12, Tarih : 2015-04-30 AİHM - ŞİMŞEK ve diğerleri / TÜRKİYE DAVASI, Dosya No : 35072/97, Tarih : 2005-10-26 AİHM - YASEMİN DOĞAN / TÜRKİYE, Dosya No : 40860/04, Tarih : 2016-09-06 BRİNCAT VE DİĞERLERİ / MALTA - Dosya No: 60936/12, Tarih: 2016-07-26 AİHM - ACAR ve diğerleri /Türkiye Davasi, Dosya No : 36088/97, Tarih : 2005-05-24 1. Ceza Dairesi 2014/5138 E. , 2015/1687 K. AİHM - YÜKSEL ERDOĞAN ve diğerleri/TÜRKİYE, Dosya No : 57049/00, Tarih : 2007-02-15 T.C. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM 1. Ceza Dairesi 2022/6867 E. , 2023/873 K.
- Dava Dilekçesinin Teknik Dayanağı: Uzman Mütalaasının Sunumu ve Gerekçeli Kararda Yer Verilme Şartı
Uzman mütalaası, Türk hukuk sisteminde tarafların dava konusu olayla ilgili olarak uzmanından bilimsel mütalaa alabilme hakkını düzenleyen önemli bir delil türüdür. Bu hak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında açıkça belirtilmiştir. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU Madde 293 YEDİNCİ BÖLÜM Uzman Görüşü Uzman görüşü MADDE 293- (1) Taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler. Sadece bu nedenle ayrıca süre istenemez. (2) Hâkim, talep üzerine veya resen, kendisinden rapor alınan uzman kişinin davet edilerek dinlenilmesine karar verebilir. Uzman kişinin çağrıldığı duruşmada hâkim ve taraflar gerekli soruları sorabilir. (3) Uzman kişi çağrıldığı duruşmaya geçerli bir özrü olmadan gelmezse, hazırlamış olduğu rapor mahkemece değerlendirmeye tabi tutulmaz. BEŞİNCİ KISIM Hüküm ve Davaya Son Veren Taraf İşlemleri BİRİNCİ BÖLÜM Hüküm Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi HMK madde 293, tarafların uzman görüşü alabileceğini ve bu görüşün mahkemece değerlendirmeye tabi tutulacağını belirtmektedir. Bu madde, uzman mütalaasının bir delil olarak sunulabileceğini ve yargılama sürecinde dikkate alınması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Uzman Mütalaasının Avukatın Dilekçesinin Bir Parçası Olması Uzman mütalaası, avukatın dava dilekçesi veya cevap dilekçesi ekinde sunabileceği bir delil niteliğindedir. Bu mütalaa, dilekçenin içeriğini destekleyici, teknik veya bilimsel konularda açıklayıcı bilgiler sunarak davanın daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur. Yargıtay kararları da uzman mütalaasının dilekçe ekinde sunulmasının hukuka uygun olduğunu ve mahkemece değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. 1. Uzman Mütalaasının Delil Niteliği Yargıtay, uzman mütalaasını bir delil olarak kabul etmekte ve mahkemelerin bu mütalaaları diğer delillerle birlikte değerlendirmesi gerektiğini belirtmektedir. Uzman mütalaası, özellikle teknik ve özel bilgi gerektiren konularda, mahkemece atanan bilirkişi raporuna alternatif veya onu destekleyici nitelikte olabilir. T.C. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 44. HUKUK DAİRESİ Uzman kişinin dinlenilmesi imkanının getirilmesiyle bir yandan uzmanlık gerektiren konuların daha iyi aydınlatılması, diğer yandan çelişkili ya da eksik veya yanlış bilgilerle yargılamanın önüne geçilmesi amaçlanmıştır.( Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 2015/7580 esas ve 2016/3513 karar sayılı kararı) 6100 Sayılı HMK’nın 3. maddesinde düzenlenen “uzman görüşü” taraf delilleri arasında sayılmış olup, davalı tarafça 15/03/2018 tarihinde UYAP'a kayıt edilen uzman görüşü sunulmuş olup, uzman görüşünde, mahkemece alınan 31/03/2015 tarihli rapor ile aynı yönde görüş beyan edildiği, mahkemece gerekçeli kararda uzman görüşüne yer verilmediği tespit edilmiştir Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 2020/1234 Esas ve 2021/700 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; mahkemece gerekçeli kararda uzman görüşüne yer verilmemesi usule aykırı olduğundan, istinaf sebebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir Bu içtihat, uzman görüşünün taraf delilleri arasında sayıldığını ve mahkemece gerekçeli kararda yer verilmemesinin usule aykırı olduğunu açıkça belirtmektedir. Bu durum, uzman mütalaasının dilekçe ekinde sunulması halinde, mahkemenin bu delili göz ardı edemeyeceğini göstermektedir. 2. Uzman Mütalaasının Dilekçe Ekinde Sunulması Uzman mütalaası, dava veya cevap dilekçesi ekinde sunularak, dilekçede ileri sürülen iddia ve savunmaların teknik veya bilimsel dayanaklarını ortaya koyar. Bu, dilekçenin daha güçlü ve ikna edici olmasını sağlar. T.C. İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ yangın olayının hemen akabinde yangın alanında uzman Bilirkişi Sayın ... 'ndan HMK” nın 3. maddesi uyarınca Uzman Bilirkişi Mütalaası hazırlamasını ve yangına kimin sebebiyet verdiğinin tespiti de talep edildiğini, bu çerçevede, ... tarafından 01.06.2022 tarihli “Olay Yeri İncelemesi ve Uzman Bilirkişi Mütalaası” düzenlendiğini, ... ve ... ...'in gerekse binada kiracı olarak en üst katta faaliyet gösteren ... Tic.s+Ltd.s+Şti'nin yangın olayında hiçbir kusur ve ihmalinin olmadığı bir kez daha tespit edildiğini, davacının sigortalıya yaptığını iddia ettiği zarar ödemesi gerçek zarar miktarına kıyasla olağanüstü yüksek miktarlı olduğunu, yüksek bedel üzerinden müvekkillerine karşı icra takibi başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerden dolayı; öncelikle usule ilişkin cevap ve itirazlarımız doğrultusunda davanın müvekkilleri yönünden reddine, HMK'ya uygun olarak sunulmayan dava dilekçesine itirazlarının kabulüne, varsa dava dilekçesinin eklerinin taraflarına tebliğine, yargılama sonucunda da usule ve esasa ilişkin cevap ve itirazlarımız doğrultusunda davacının davasının ve dava dilekçesindeki tüm iddia ve taleplerinin müvekkilleri yönünden reddine, yargılama masraflarıyla avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir Yukarıdaki içtihat örneğinde, davalı vekili, HMK'nın 293. maddesi uyarınca hazırlanan uzman bilirkişi mütalaasını cevap dilekçesi ekinde sunarak, yangın olayında müvekkillerinin kusurunun olmadığını iddia etmiştir. Bu durum, uzman mütalaasının dilekçenin ayrılmaz bir parçası olarak sunulabileceğini ve savunmanın temelini oluşturabileceğini göstermektedir. 3. Mahkemenin Uzman Mütalaasını Değerlendirme Yükümlülüğü Yargıtay, mahkemelerin dosyaya sunulan uzman mütalaalarını yok sayamayacağını, bu mütalaaları incelemesi ve gerekçeli kararında değerlendirmesi gerektiğini belirtmektedir. Uzman mütalaası ile bilirkişi raporu arasında çelişki olması halinde, mahkemenin bu çelişkiyi gidermesi ve sonucuna göre karar vermesi gerekmektedir. T.C. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ tek kaynağı olduğunu, eğer bir başkası bu dedikoduyu yaymış olsaydı, onlara da dava açacaklarını, bir kötüleme dalgası mevcut olduğu su götürmez bir gerçek olup bunu yapan tek firmanın davalı firma olduğu bir başka firma olmadığının bütün dosya içeriğinden net olarak anlaşıldığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunun eksiklerle dolu olduğunu, bu rapora yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, bu sebeple bile davanın reddinin hatalı olduğunu, mahkemeye uzman mütalaası sunulduğunu, Yargıtay içtihatlarına göre mahkemenin uzman mütalaasını yokmuş gibi değerlendiremeyeceğini, Mahkemenin kararında uzman mütalaası yokmuş gibi karar verdiğini, Mahkemenin bunu incelemesi, yeniden bilirkişiye göndermesi ve çelişki olması halinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırarak sonuca göre bir karar vermesi gerekirken, eksik inceleme yaparak karar vermiş olduğundan kararın ortadan kaldırılması gerektiğini, dosyaya sunulan ve mahkemenin mutlaka dikkat etmesi ve önem vermesi gereken uzman mütalaasının bir çok konuyu açıklığa kavuşturduğunu, Bu karar, mahkemenin uzman mütalaasını göz ardı etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ve kararın bozulmasına neden olabileceğini göstermektedir. Dolayısıyla, avukatın dilekçesi ekinde sunduğu uzman mütalaası, mahkeme tarafından titizlikle incelenmesi gereken bir delildir. Sonuç / Özet Uzman mütalaası, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 293. maddesi uyarınca tarafların dava konusu olayla ilgili olarak uzmanından alabileceği bilimsel bir görüştür ve bir delil niteliğindedir. Yargıtay kararları, uzman mütalaasının avukatın dilekçesinin bir parçası olarak sunulabileceğini ve mahkemece değerlendirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Mahkemeler, dosyaya sunulan uzman mütalaalarını göz ardı edemez ve gerekçeli kararlarında bu delillere yer vermek zorundadır. Uzman mütalaası ile bilirkişi raporu arasında çelişki olması halinde, mahkemenin bu çelişkiyi gidermesi ve sonucuna göre karar vermesi gerekmektedir. Bu durum, uzman mütalaasının yargılama sürecinde davanın aydınlatılması ve adil bir karar verilmesi açısından kritik bir rol oynadığını göstermektedir.
- Trafik Kazası Kusur Tespiti: Bilirkişi Raporu ve Uzman Mütalaasının Hukuki Rolü
Trafik kazalarında hukuki sorumluluğun ve tazminat taleplerinin belirlenmesinde kusur tespiti merkezi bir öneme sahiptir. Türk yargılama hukuku, bu teknik konunun aydınlatılması için iki temel mekanizma sunar: Mahkemece atanan bilirkişi incelemesi ve taraflarca sunulan uzman mütalaası . I. Bilirkişi Raporunun Hukuki Konumu ve Sınırları Mahkemeler, özel veya teknik bilgi gerektiren kusur tespiti gibi konularda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında bilirkişi görevlendirir. A. Bağlayıcılık İlkesi ve Hakimin Takdir Yetkisi Bağlayıcı Değildir: HMK Madde 282 uyarınca, hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer tüm delillerle birlikte serbestçe değerlendirir . Bilirkişi raporu, hakimi mutlak surette bağlayıcı nitelikte değildir. Kusur Değerlendirmesi Hakime Aittir: Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesi yapmak, normatif bir yargı gerektirdiğinden, münhasıran mahkeme hakimine aittir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2024; Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2020). Bilirkişinin Görev Alanı: HMK Madde 279/4 ve CMK Madde 67/3, bilirkişinin yalnızca uzmanlık, özel veya teknik bilgi gerektiren hususlarda açıklama yapabileceğini, hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamayacağını açıkça belirtir. B. Çelişkili Raporların Giderilmesi Zorunluluğu Mahkemece atanan bilirkişi raporları ile kaza tespit tutanağı veya ceza dosyasındaki raporlar arasında çelişki bulunması durumunda, Yargıtay bu çelişkinin giderilmeden karar verilemeyeceğini hükme bağlamıştır. Giderme Yöntemi: Mahkeme, çelişkiyi gidermek için ya bilirkişiden ek rapor aldırır, ya da Karayolları Fen Heyeti, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi veya üniversitelerin ilgili kürsülerinden seçilecek uzman bir kuruldan denetime elverişli, ayrıntılı ve gerekçeli yeni bir rapor aldırır (T.C. Konya BAM, 2017). II. Uzman Mütalaasının (Görüşünün) Rolü ve Önemi Tarafların, mahkeme sürecine aktif olarak katılımını sağlayan en önemli mekanizmalardan biri, HMK Madde 293 ve CMK Madde 67/6 ile düzenlenen uzman mütalaası (bilimsel görüş) hakkıdır. A. Uzman Mütalaasının Niteliği ve Amacı Uzman mütalaası, tarafların kendi iddia ve savunmalarını desteklemek amacıyla, özel ve teknik bilgi gerektiren konularda bağımsız bir uzmandan aldıkları bilimsel görüşü içeren bir delildir. Delil Olarak Değerlendirilmesi: Bu mütalaa, mahkeme tarafından HMK uyarınca bir delil olarak kabul edilir ve hakim tarafından serbestçe takdir edilir. Temel İşlevi: Davanın Aydınlatılması: Karmaşık teknik konuların hakime izah edilmesini sağlamak. Bilirkişi Raporuna İtiraz: Mahkeme raporundaki teknik hataları, eksiklikleri veya farklı yorumları ortaya koyarak, rapora yönelik itirazları bilimsel olarak desteklemek. Hakime Yardımcı Olma: Hakimin, farklı uzman görüşlerini değerlendirerek daha doğru ve sağlam temelli bir karar vermesine destek olmak. B. Trafik Kazası Kusur Tespiti Etkisi Trafik kazası davalarında sunulan uzman mütalaası; kazanın oluş şekli, hız hesaplamaları, trafik kurallarına aykırılıklar ve kusur oranları gibi teknik detayları farklı bir bilimsel perspektifle analiz ederek, yargılamanın seyrini değiştirebilecek nitelikte olabilir. 🔑 Sonuç ve Özet-Trafik Kazası Kusur Tespiti Trafik kazası kusur tespiti, teknik bilgiye dayalı olmakla birlikte, nihai karar ve hukuki nitelendirme hakimin vicdani kanaatine bağlıdır. Bilirkişi raporu ve uzman mütalaası, hakimin bu kanaate ulaşmasında hayati rol oynayan delillerdir. Özellikle raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi ve kusurun varsayımlara değil, Karayolları Trafik Kanunu ve bilimsel verilere dayandırılarak tespit edilmesi, adil bir yargılamanın temel şartıdır. 📚 Kaynakça ve Atıf Listesi (APA 6) Mahkeme ve Tarih Esas/Karar Numarası Atıf Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2023/5245, K. 2024/1044 (Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2024) Yargıtay 12. Ceza Dairesi E. 2019/13225, K. 2020/668 (Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2020) T.C. Konya BAM 8. Hukuk Dairesi Emsal Karar (2017/10871 K.) (T.C. Konya BAM, 2017) Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2013/12-771, K. 2015/150 (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2015)
- İzmir İmza İncelemesi: Sahte İmzanın Maskesini Düşürün | Aslan Kriminal
Sahtecilik, günümüzde ticari anlaşmalardan miras davalarına kadar birçok hukuki süreci çıkmaza sokabilen ciddi bir sorundur. Özellikle imza sahteciliği , belgelerin güvenilirliğini temelden sarsar. Eğer siz de İzmir 'de şüpheli bir imza veya el yazısıyla karşı karşıyaysanız, doğru adli inceleme, gerçeğin ortaya çıkmasında hayati önem taşır. Aslan Kriminal olarak, İzmir ve çevre illerde alanında uzman kadromuz ve son teknoloji ekipmanımızla kriminal imza incelemesi hizmeti sunuyoruz. İmza İncelemesi Neden Önemlidir? 🤔 Bir belgedeki imzanın gerçek olup olmadığını anlamak, çoğu zaman çıplak gözle mümkün değildir. İmza incelemesi (Grafoloji ve Sahtecilik İncelemesi), bilimsel yöntemler ve adli teknikler kullanılarak yapılır. Bu incelemeler; Hukuki Delil Oluşturma: Mahkeme süreçlerinde belgenin geçerliliğini ispatlamak veya çürütmek için kesin delil sunar. Dolandırıcılığı Önleme: Ticari işlemlerde veya vekaletnamelerde sahteciliği erken aşamada tespit ederek büyük zararları engeller. Miras ve Vasiyet Davaları: Vasiyetname gibi kritik belgelerdeki imzanın gerçekliğini teyit eder. İzmir'de İmza İncelemesi Nasıl Yapılır? 🔬 Aslan Kriminal olarak sahte imza incelemesi sürecimizde, uluslararası standartlarda kabul görmüş adli bilim tekniklerini kullanırız. İnceleme sürecinde dikkat ettiğimiz temel unsurlar şunlardır: Karşılaştırma Materyali Toplama: Şüpheli imza ile aynı dönemlere ait, kişiye ait olduğu kesin olan bol miktarda (en az 10-15 adet) mukayese imza örneği toplanır. Teknolojik Analiz: Mürekkep türü, kalem baskısı, çizgi akıcılığı, eğim açısı ve ritim gibi unsurlar, yüksek çözünürlüklü mikroskoplar ve özel ışık kaynakları (UV, kızılötesi) altında detaylıca incelenir. Sahte imzalarda sıklıkla görülen "duraksama" veya "titreme" izleri tespit edilir. Grafolojik Değerlendirme: İmza sahibinin yazı karakteristiği ve alışkanlıkları (hız, basınç) analiz edilerek imzanın doğal bir akışla atılıp atılmadığı belirlenir. Taklit imzalar genellikle yavaş ve duraksamalıdır. Uzman Raporu Hazırlama: Tüm bulgular, mahkemede delil olarak sunulmaya uygun, detaylı ve bilimsel bir imza incelemesi uzman raporu haline getirilir. Neden Aslan Kriminal'i Tercih Etmelisiniz? İzmir kriminal laboratuvarları arasında bizi öne çıkaran faktörler: Adli Deneyim: Alanında yetkin, uzun yıllara dayanan tecrübeye sahip adli belge inceleme uzmanları ile çalışıyoruz. Tarafsızlık ve Güvenilirlik: Tamamen bağımsız ve tarafsız bir inceleme süreci yürütüyor, sonuçları bilimsel kesinlikle raporluyoruz. Hızlı ve Detaylı Sonuç: Hukuki süreçlerin zaman çizelgesine uygun, titiz ve hızlı bir inceleme sözü veriyoruz. Şüpheli belgelerinizdeki imzaların gerçekliğini teyit etmek veya sahteciliği ortaya çıkarmak için doğru adres Aslan Kriminal . Sıkça Sorulan Sorular İmza incelemesi ne kadar sürer? İncelemenin süresi, belgenin karmaşıklığına ve mukayese materyalinin yeterliliğine bağlı olarak değişir. Detaylı bilgi için bize ulaşın. Dijital imza incelemesi yapıyor musunuz? Evet, dijital ortamdaki imza ve belgeler üzerinde de gerekli adli bilişim ve grafoloji incelemelerini yapıyoruz. 📞 İzmir İmza İncelemesi İçin Bize Ulaşın! Belgenizin geleceğini riske atmayın. İzmir imza incelemesi ve sahte imza tespiti hizmetlerimiz hakkında bilgi almak ve uzmanlarımızla görüşmek için hemen Aslan Kriminal ile iletişime geçin.
- TCK 245 ve 158/1-f: Bilişim Çağında Kart Suçları ve Dolandırıcılık Arasındaki Sınır
TCK 245 ve 158/1-f: Bilişim Çağında Kart Suçları ve Dolandırıcılık Arasındaki Sınır Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 245. maddesi ("Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu"), 765 sayılı eski TCK dönemindeki hukuki boşluğu doldurmak amacıyla 5237 sayılı Kanun'a dahil edilmiştir. Bu suç, bilişim alanında işlenen fiillerin tipik örneklerini kapsasa da, ceza hukukunun özel hükümleri arasında, Bilişim Alanında Suçlar başlıklı Onuncu Bölüm'de yer alır. TCK m. 245, esas itibarıyla üç farklı suçu aynı madde altında düzenler: Gerçek Kartın Rızasız Kullanımı (TCK m. 245/1): Başkasına ait bir kartın, kart sahibinin rızası olmaksızın kullanılması veya kullandırılması. Sahte Kart Üretimi ve Ticareti (TCK m. 245/2): Sahte banka veya kredi kartı üretmek, satmak, devretmek, satın almak veya kabul etmek. Sahte Kartı Kullanarak Yarar Sağlama (TCK m. 245/3): Sahte kartı kullanarak kendisine veya başkasına yarar sağlama. I. Kart Suçları ve Korunan Hukuki Değer ve Sistematik Tartışma Kart Suçları, TCK m. 245'in bilişim suçları bölümündeki konumu, akademik çevrede yoğun tartışma konusudur. Kanun'daki yerleşimi "bilişim suçu" başlığı altında olsa da, koruduğu hukuki değerler farklılık gösterir: TCK m. 245/1: Korunan asıl değer, kart hamilinin malvarlığıdır . Kanun koyucunun bu fıkra için malvarlığına karşı suçlara özgü olan şahsi cezasızlık (m. 245/4) ve etkin pişmanlık (m. 245/5) hükümlerini kabul etmesi bu görüşü destekler. TCK m. 245/2 ve 245/3: Bu fıkralar, kartların gerçekliğine ilişkin kamu güvenini korumayı amaçlar ve nitelikleri itibarıyla sahtecilik suçları ile benzerlik taşır. Bu nedenle akademik görüşler, TCK m. 245'in malvarlığına ve kamu güvenine karşı suçlar arasında ayrı ayrı düzenlenmesinin daha isabetli olacağını belirtmektedir. II. Dolandırıcılık (TCK m. 158/1-f) ve Kart Suçları Arasındaki Sınır Banka kartları kullanılarak işlenen fiillerin, TCK m. 245 mi yoksa TCK m. 158/1-f (Nitelikli Dolandırıcılık) mi olduğu, yargı uygulamasında kritik öneme sahiptir. Temel ayrım hile ve mağdurun rızasıyla tasarruf unsurlarında yatar. Dolandırıcılık Suçu (TCK m. 157 ve 158): Dolandırıcılık, malvarlığına karşı işlenen ve hileli davranışlarla bir kimsenin aldatılması sonucu, aldananın hataya düşerek kendi rızasıyla malvarlığı aleyhine bir tasarruf işlemi gerçekleştirmesiyle tamamlanır. TCK m. 158/1-f'nin Uygulanması: Nitelikli dolandırıcılıkta bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması, suçun işlenişini kolaylaştırdığı için ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmiştir. Bu fıkranın uygulanabilmesi için: Aldatmanın, bilişim sistemleri aracılığıyla gerçekleşmesi, Mağdurun, bilişim sistemine güvenerek kendi rızasıyla malvarlığı üzerinde tasarruf işlemi yapması şarttır. TCK m. 245/1'in Uygulanması: Kart kötüye kullanılması suçu ise, hile kullanılsa bile, bu hilenin amacı mağduru tasarrufa ikna etmek değil, kartı veya kart bilgilerini ele geçirmektir . Kart ele geçirildikten sonra yapılan harcamalar mağdurun rızası dışındadır . Bu nedenle, kart çalındıktan veya hileyle ele geçirildikten sonra yapılan rızasız harcamalar dolandırıcılık suçu olarak değil, TCK m. 245/1 kapsamında değerlendirilir. III. Bilişim Suçları Karşısındaki Konumu Akademik görüşler, TCK m. 245 ve TCK m. 244 (Bilişim Sistemine Girme, Veri Değiştirme vb.) hükümlerinin diğer suçlar karşısındaki yerini tartışmaktadır: Bilişim Sistemi Dolandırıcılığı: Bir bilişim sisteminin (ATM, bilgisayar) hile ile aldatılması durumunda, hukuken dolandırıcılık suçunun (kişiye yönelik hilenin) şartları oluşmadığından, bu fiilin TCK m. 244/4 (Haksız çıkar sağlama amaçlı bilişim suçu) kapsamında kalması gerektiği görüşü mevcuttur. Rızasız Kart Bilgisi Kullanımı: Kartın fiziki varlığı olmaksızın, internet bankacılığı gibi bir bilişim sistemi üzerinde kart sahibinin rızası dışında işlem yapılması, bazı görüşlere göre TCK m. 245/1 yerine TCK m. 244/2 ve 3 hükümleri kapsamında değerlendirilmelidir. Bu akademik yaklaşımlar, TCK m. 245'in, bilişim ve malvarlığı suçları arasındaki karmaşık alanda özel bir norm olarak konumlandırılmasının getirdiği hukuki zorlukları ve Kanunilik ilkesi açısından potansiyel boşlukları işaret etmektedir. Kaynakça (APA 6 Stili) Korkmaz, F. (2020). Dolandırıcılık suçunun bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , 69 (3), 1415–1436. Özbek, V. Ö. (2007). Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu (TCK m.245). Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (Prof. Dr. Ünal Narmanlıoğlu’na Armağan) , 9 (Özel Sayı), 1019–1063. Topuz, V. (2025). Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun (TCK m. 245) kanunda düzenlendiği yere ve madde başlığına ilişkin bir değerlendirme. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi (TAAD) , 16 (63), 449–474.
- AİHM’in Gizli Soruşturmacı ve Ajan Provokatör Konusundaki Yaklaşımının Evrimi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), gizli soruşturma yöntemleri ile adil yargılanma hakkı arasındaki hassas dengeyi çizen en kapsamlı içtihat çizgilerinden birini oluşturmuştur. Özellikle “ajan provokatör” (agent provocateur) ve “gizli soruşturmacı” (undercover agent) ayrımı, Mahkeme’nin 1990’ların sonundan itibaren geliştirdiği bir dizi karar ile netlik kazanmıştır. 1️⃣ Teixeira de Castro / Portekiz (1998): Gizli Soruşturmacı Başlangıç Noktası Karar tarihi: 9 Haziran 1998 – Başvuru No: 25829/94 Bu dava, AİHM’in gizli soruşturmacı konusundaki ilk dönüm noktasıdır.Polis memurları, uyuşturucu madde temini için başvurucuya doğrudan teklif götürmüş; suçun işlenmesi fiilen polis inisiyatifiyle gerçekleşmiştir. AİHM, bu durumda polisin “ajan provokatör” sınırını aştığına , yani suçun işlenmesini kışkırttığına , bu nedenle adil yargılanma hakkının (Madde 6/1) ihlal edildiğine hükmetti.Bu kararla Mahkeme, devletin gizli soruşturma yetkisinin “pasif gözlem”le sınırlı olduğunu, suçun doğrudan teşvik edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirledi. 🔹 İlke: Polis, yalnızca önceden mevcut bir suç eğilimini gözlemleyebilir; suç işlemeye yönlendiremez. 2️⃣ Vanyan / Rusya (2005): İlkelerin Pekişmesi Karar tarihi: 15 Aralık 2005 – Başvuru No: 53203/99 Vanyan davasında gizli ajan, başvurucudan uyuşturucu satın almış; ulusal mahkeme bunu delil olarak kabul etmişti.AİHM, “provokasyon” yasağını teyit ederek, gizli ajanların aktif biçimde suçun oluşumuna katkı sunmalarının adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini yineledi. 🔹 İlke: Gizli soruşturma, suçun “kendiliğinden” doğmasına imkân tanımalı; polis eylemi suçun doğrudan nedeni olmamalıdır. 3️⃣ Ramanauskas / Litvanya (Büyük Daire, 2008): Sistematizasyon Karar tarihi: 5 Şubat 2008 – Başvuru No: 74420/01 Bu karar, AİHM içtihadında ikinci dönüm noktasıdır.Bir savcının rüşvet teklifine maruz kalmasıyla başlayan olayda, gizli ajan teklifi ısrarla sürdürmüş; başvurucu önce reddetmiş, sonra kabul etmiştir. Büyük Daire, önceki ilkeleri sistematik hâle getirerek şu kriterleri geliştirdi: Kışkırtma testi (Entrapment test): Yetkililer pasif gözlemci mi, yoksa eylemi tetikleyici mi? Kişisel eğilim (Predisposition): Sanığın önceden suç işleme eğilimi var mıydı? Usul güvenceleri: Yargılama süreci bu iddiaları etkili biçimde incelemiş mi? 🔹 İlke: Devletin gizli ajan faaliyetleri “önleyici” olmalı, “suç üretici” olmamalıdır. 4️⃣ Malininas / Litvanya (2008): Orantılılık ve Denetim Karar tarihi: 1 Temmuz 2008 – Başvuru No: 10071/04 Bu karar, gizli operasyonların denetim boyutuna odaklandı.AİHM, devletlerin gizli ajan kullanımında etkin yargısal denetim ve önceden belirlenmiş sınırlar bulunması gerektiğini vurguladı. 🔹 İlke: Gizli soruşturma faaliyetleri keyfi olamaz; yasal çerçeve ve yargısal gözetim şarttır. 5️⃣ Bannikova / Rusya (2010): Ölçülülük Testi Karar tarihi: 4 Kasım 2010 – Başvuru No: 18757/06 Bannikova kararı, AİHM’in önceki kriterlerini geliştirip, bir tür “orantılılık testi” oluşturduğu aşamadır.Mahkeme, “kışkırtma” iddiasını değerlendirmede üç aşamalı bir sistem benimsedi: Gizli ajanların davranışı ne ölçüde aktifti? Başvurucunun suça yatkınlığı var mıydı? Ulusal mahkemeler bu iddiaları gerçekten inceledi mi? 🔹 İlke: AİHM, artık otomatik ihlal yerine sürecin bütün adilliğine odaklanmaktadır. 6️⃣ Lagutin ve Diğerleri / Rusya (2014): Zincirin Kapanışı Karar tarihi: 24 Nisan 2014 – Başvuru No: 6228/09 vd. Bu kararda, uyuşturucu suçlarına ilişkin çoklu operasyonlarda gizli ajanların rolü incelendi.AİHM, gizli ajan kullanımının meşru kabul edilebileceğini , ancak polis denetiminin eksikliği ve provokasyonun açık olduğu durumlarda ihlal doğduğunu belirtti. 🔹 İlke: Gizli soruşturmacı meşrudur; ajan provokatör değildir. ⚖️ Genel Değerlendirme: Teixeira’dan Lagutin’e AİHM, 1998’den bu yana şu üç temel eksende tutarlı bir yaklaşım geliştirmiştir: Kışkırtma yasağı: Devlet, bireyi suç işlemeye yöneltemez. Orantılılık ve denetim: Gizli operasyonlar yasal, denetlenebilir ve sınırlı olmalıdır. Adil yargılama merkezli analiz: Asıl mesele, yargılamanın bütününün adil olup olmadığıdır. Bugün bu içtihat çizgisi, Avrupa ceza yargısında “gizli soruşturma etiği” nin temelini oluşturmaktadır. 📚 Kaynaklar HUDOC – Teixeira de Castro v. Portugal, 1998 HUDOC – Ramanauskas v. Lithuania (GC), 2008 HUDOC – Bannikova v. Russia, 2010 HUDOC – Lagutin and Others v. Russia, 2014
- Teixeira de Castro v. Portekiz (Başvuru No: 44/1997/828/1034) Kararı Doğrultusunda Gizli Soruşturmacı İncelemesi
Gizli soruşturmacı (undercover agent) kullanımı, organize suçlarla ve özellikle uyuşturucu ticaretiyle mücadelede kolluk kuvvetlerinin başvurduğu hayati bir araçtır. Ancak bu araç, bir "kışkırtıcı ajana" (agent provocateur) dönüştüğünde, yargılamanın adilliğini temelden sarsar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 9 Haziran 1998 tarihli Teixeira de Castro v. Portekiz kararı, devletin suçla mücadeledeki sınırlarını ve adil yargılanma hakkının (AİHS Madde 6) dokunulmazlığını net bir şekilde ortaya koyan bir kilometre taşıdır. Davanın Özü: Polisin Yarattığı Suç Dava, 1990 yılında Portekiz'de Francisco Teixeira de Castro aleyhine açılan bir ceza davasına dayanır. Polis Girişimi: İki sivil polis memuru, bir ihbarcı aracılığıyla başvurucu Teixeira de Castro ile temasa geçti. Başvurucu hakkında, polis operasyonu öncesinde uyuşturucu ticareti yaptığına dair yeterli bir şüphe veya ön soruşturma kaydı bulunmuyordu . Teşvik ve Azmetme: Polis memurları, başvurucudan eroin temin etmesini talep ettiler ve bu konuda ısrarcı oldular. Başvurucu, uyuşturucuyu başka birinden alıp polise teslim ettiği anda tutuklandı. Ulusal Mahkeme Kararı: Portekiz mahkemeleri, başvurucuyu altı yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme kararını, büyük ölçüde bu iki sivil polis memurunun ifadelerine dayandırdı. Başvurucu, kendisinin polis tarafından suça teşvik edildiğini (kışkırtıldığını) ve bu yolla elde edilen delillerle mahkûm edilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürerek AİHM'e başvurdu. AİHM'in Kritik Tespiti: Suç Yaratılamaz! AİHM, davayı değerlendirirken kilit bir ayrım yaptı: Gizli soruşturmacı, kışkırtıcı ajan olamaz. Mahkeme, karara gerekçe olarak şu üç hayati prensibi belirledi: Önceden Şüphenin Yokluğu: Polis, müdahale etmeden önce başvurucunun suç işleme eğiliminde olduğuna dair somut delillere sahip değildi. Başvurucunun adli sicili temizdi ve polis, sadece kendileri suç teklif ettikten sonra başvurucuyu yakalamıştı. Yargısal Denetim Eksikliği: Operasyon, bir savcı veya yargıç kararıyla başlatılan ve denetlenen resmi bir soruşturmanın parçası değildi. AİHM, bu tür tedbirlerin yargısal güvenceler altında yürütülmesi gerektiğini vurguladı. Suça Azmettirme: Mahkeme, polis memurlarının rolünün pasif bir gözlem ve delil toplama eyleminden ibaret olmadığını, tam tersine suçun işlenmesinde belirleyici rol oynadığını tespit etti. Polisin bu teşviki olmasaydı suçun işlenmeyeceğine hükmetti. AİHM'in Hükmü: "Kamu yararı, polisin kışkırtması sonucu elde edilen delillerin kullanımını haklı gösteremez. Adil yargılanma hakkının gerektirdiği güvenceler, kolaylık veya kamu yararı adına feda edilemez." Sonuç olarak AİHM, Portekiz'in Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde (Adil Yargılanma Hakkı) yer alan güvenceleri ihlal ettiğine karar verdi. Kararın Önemi: Gizli Soruşturmacı Kavramına Çekilen Kırmızı Çizgi Teixeira de Castro kararı, ulusal hukuk sistemlerine çok net bir mesaj vermiştir: Gizli Soruşturmacı: Mevcut bir suça karışmış bir şüphelinin hareketlerini izler ve kanıt toplar. Kışkırtıcı Ajan: Suç işleme kastı olmayan bir bireyi suça teşvik eder ve bu yolla delil elde eder. Bu yöntemle elde edilen deliller hukuka aykırıdır ve mahkûmiyete dayanak teşkil edemez. Bu karar, Türk hukukunda da Yargıtay içtihatlarında ve akademik çalışmalarda (Köksal, 2016; Okuyucu Ergün, 2022) sıkça atıf yapılan bir emsaldir. Zira kararın özü, suçun ortaya çıkarılması ile suçun yaratılması arasındaki ince çizginin, hukukun üstünlüğü ilkesi açısından ne kadar kritik olduğunu göstermektedir. Bir devletin hukuka uygun kalabilmesi için, kendi yurttaşlarını tuzağa düşürmeden, yalnızca suçun delilini toplaması esastır.
- TCK 245/A: Yasak Cihaz ve Programlar Suçu – Bilişim Güvenliğinin Hazırlık Aşaması
(Anahtar Kelimeler: TCK 245/A, Yasak Cihaz ve Programlar Suçu, Bilişim Suçları Cezası, Siber Suç Sözleşmesi, Hukuki Hazırlık Hareketleri, Aslan Kriminal) Siber Tehditlere Karşı Erken Uyarı Sistemi: TCK 245/A Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, veri barındıran ve işleyen bilişim sistemleri, kötü niyetli kişilerin hedefi haline gelmiştir. Bu tehlikeler karşısında, devletler hukuki altyapılarını güçlendirmek zorunda kalmıştır. Türk Ceza Kanunu (TCK) bu kapsamda, bilişim sistemlerine yönelik suçların henüz hazırlık aşamasındaki eylemlerini dahi cezalandıran istisnai bir düzenlemeyi, TCK m. 245/A (Yasak Cihaz ve Programlar Suçu)'nu mevzuatına eklemiştir. Bu suç tipi, kural olarak cezalandırılmayan hazırlık hareketlerini bağımsız bir suç olarak düzenleyerek, bilişim güvenliğini kaynağında korumayı amaçlayan bir soyut tehlike suçudur . Aslan Kriminal olarak, hukuki sürece teknik destek sağlamanın hayati önem taşıdığı bu alanda, TCK 245/A maddesini ve suçun temel unsurlarını derinlemesine inceliyoruz. 📌 Suçun Kaynağı: Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi Yasak Cihaz ve Programlar Suçu, uluslararası alanda 2001 yılında imzalanan Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi (AKSS) 'ne uyum sağlamak amacıyla 2016 yılında TCK'ya eklenmiştir . Sözleşme Maddesi: TCK 245/A'nın temel dayanağı, Sözleşme'nin "Cihazların Kötüye Kullanımı" başlıklı 6. maddesidir . Amaç: AKSS, bilişim suçlarıyla mücadelede ulusal mevzuatları uyumlaştırmayı ve suç işleme fırsatlarını (güvenli limanları) ortadan kaldırmayı hedefler. Sözleşme m. 6, taraf devletlere, AKSS'deki yasadışı erişim (m. 2), araya girme (m. 3), verilere müdahale (m. 4) ve sisteme müdahale (m. 5) suçlarını işlemek amacıyla özel olarak tasarlanmış cihaz ve verilerin bulundurulmasını/üretimini suç sayma yükümlülüğü getirmiştir. ⚖️ Yasak Cihaz ve Programlar Suçunun Maddi Unsurları TCK m. 245/A, aşağıdaki unsurların bir araya gelmesiyle oluşur: 1. Suçun Konusu: Amaç Suça Özgülenme (Münhasıran) Suçun konusunu oluşturan cihaz, program, şifre veya sair güvenlik kodunun, maddede belirtilen suçları işlemek için münhasıran (özel olarak) yapılmış veya oluşturulmuş olması gerekir. Suç Konusu Tanım ve Örnekler Cihaz Bilişim sistemine eklenebilen, fiziksel varlığı olan donanımlar. Örn: ATM'lere takılan kart kopyalayıcılar ( skimmer ) ve şifre okuyucu kameralar. Bilgisayar Programı Kullanıcının izni olmaksızın bilişim sistemini ele geçirmeyi hedefleyen kötücül yazılımlar (malware) . Örn: Virüsler, Truva atları (Trojan), klavye dinleme (keylogger) sistemleri. Şifre veya Sair Güvenlik Kodu Bir bilişim sisteminin tamamına veya bir kısmına erişimi mümkün kılan, harf, rakam, sembol veya biyometrik veriler (retina, parmak izi) gibi kilit/anahtarlar. Örn: Kredi kartlarının arkasındaki CVV kodu. Önemli Not (Hukuka Uygunluk): Bu cihaz ve programların, bilişim sistemlerinin güvenliğini test etmek (sızma testi/Pentest) veya korumak amacıyla yapılması veya bulundurulması hukuka uygundur ve suç teşkil etmez. 2. Amaç Suçlar (Kapsam) TCK 245/A, hazırlık hareketlerini iki ana kategorideki suçlar için cezalandırmaktadır: Doğrudan (Gerçek) Bilişim Suçları: TCK'nın Bilişim Alanında Suçlar başlıklı bölümünde (m. 243-246) yer alan suçlardır. Bilişim sistemine girme (m. 243) Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme (m. 244) Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması (m. 245) Bilişim Sistemlerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenebilen Diğer Suçlar (Dolaylı Suçlar): TCK'da yer alan (nitelikli hırsızlık m. 142/2-e, nitelikli dolandırıcılık m. 158/1-f) ve diğer kanunlarda (FSEK, Elektronik İmza Kanunu) yer alan suçlar dahil, bilişim sistemlerinin araç olarak kullanıldığı her türlü suç. Hukuki Eleştiri: Doktrinde bu ikinci ifadenin ( bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçlar ) kapsamının çok geniş ve belirsiz olduğu, neredeyse her suça uygulanabileceği ve bu durumun Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi'ne (Belirlilik) aykırılık teşkil ettiği yönünde ciddi eleştiriler bulunmaktadır. 3. Seçimlik Hareketler (Fiil Unsuru) Suç, aşağıdaki 11 farklı hareketten herhangi birinin yapılmasıyla tamamlanır ve bu yönüyle seçimlik hareketli bir suçtur : İmal Etmek (Yapmak/Oluşturmak) İthal Etmek Sevk Etmek Nakletmek Depolamak Kabul Etmek (Bedelsiz Alma) Satmak Satışa Arz Etmek Satın Almak Başkalarına Vermek (Bedelsiz Verme) Bulundurmak Çok Failli Suç Niteliği: Satma-Satın Alma ve Başkalarına Verme-Kabul Etme eylemleri, karşılıklı hareket gerektirdiği için çok failli (karşılaşma) suç niteliğindedir. Bu durumda her iki taraf da (alıcı ve satıcı) doğrudan fail olarak cezalandırılır. 4. Manevi Unsur (Kast) Suç, sadece kasten işlenebilir; taksirle işlenmesi mümkün değildir 34343434 . İmal Etme (Yapma/Oluşturma): Failin bu cihazı/programı, bilişim suçlarını işlemek amacıyla (özel kast/amaçla) imal etmesi gerekir 353535353535353535 . Diğer Seçimlik Hareketler: Satma, bulundurma, ithal etme gibi diğer fiillerde ise failin, elindeki şeyin, bilişim suçlarını işlemek için yapılmış veya oluşturulmuş olduğunu bilmesi yeterlidir 36363636 . Bu fiiller, duruma göre olası kastla da işlenebilir 37373737 . 🚔 Yaptırım ve Yargılama Usulü Yasak Cihaz ve Programlar Suçu, bilişim sistemlerinin güvenliğine yönelik genel bir tehlike suçudur. 1. Cezası Hapis Cezası: Bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası 38383838 . Adli Para Cezası: Beşbin güne kadar adli para cezası 39393939 . Eleştiri ve Orantısızlık: TCK m. 245/A'da öngörülen ceza, bazı hedef suçlardan (örneğin TCK m. 243/1 Bilişim Sistemine Girme – 1 yıla kadar hapis) daha ağır olabilir 40404040 . Bu durum, hazırlık hareketinin, asıl suçtan daha fazla cezalandırılması sonucunu doğurabildiği için doktrinde ciddi eleştirilere neden olmaktadır. 2. Yargılama Süreci Soruşturma: Suç, re'sen (kendiliğinden) takip edilir; şikayete tabi değildir. Görevli Mahkeme: Cezanın üst sınırı 3 yıl olduğu için yargılamayı yapmakla Asliye Ceza Mahkemesi görevlidir. 3. Suçların İçtimaı (Birleşmesi) Gerçek İçtima: Fail, bulundurduğu cihaz veya programı kullanarak bir bilişim suçunu (hedef suçu) gerçekten işlerse , hem TCK 245/A'dan hem de işlediği hedef suçtan ayrı ayrı cezalandırılır . Özel Kanun Farkı: TCK 245/A, genel norm niteliğindedir. Eğer fiil, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK m. 72) veya Elektronik İmza Kanunu (EİK m. 16) gibi özel kanunlardaki benzer düzenlemelerin kapsamına giriyorsa, özel hüküm (özel kanun) öncelikle uygulanır ve TCK 245/A devredışı kalır. 🔎 Aslan Kriminal: TCK 245/A Suçunda Dijital Delil İncelemesi TCK 245/A, suçun konusu olan cihaz ve programların münhasıran suç işleme amacıyla yapılıp yapılmadığının tespit edilmesini gerektirdiğinden, soruşturmaların teknik boyutu büyük önem taşır. Uzman Görüşü: Hâkimin, bir cihazın/programın ilgili suçları işleyebilme fonksiyonuna sahip olup olmadığına karar vermeden önce bilirkişi/uzman görüşüne başvurması gerekliliği vurgulanmaktadır 46464646 . Aslan Kriminal Çözümü: İddia konusu cihaz, yazılım, şifre ve kodların teknik niteliklerinin, hazırlanış amaçlarının ve fiilen suç işleme elverişliliklerinin objektif ve bilimsel yöntemlerle incelenmesi (Digital Forensic) ve bu bulguların hukuki sürece uyarlanması için detaylı ve tarafsız uzman mütalaaları sunulması hayati önem taşır. Bilişim suçlarında savunma ve iddia makamının başarısı, dijital delillerin doğru yorumlanmasına bağlıdır. KAYNAKÇA Kaya, İ. S., & Çakır, A. (2020). Yasak cihaz veya programlar suçu. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , 19 (38), 32–55. İnce Tunçer, A. (2024). Yasak cihaz ve programlar suçu (TCK m. 245/A). Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , 32 (3), 1297–1337.
- İstinaf Sürecindeki Ceza Dosyalarına Uzman Mütalaası Sunulabilir Mi?
Karar Kesinleşmeden Önceki Son Şansınız Yerel mahkeme kararının ardından dosyanın gittiği İstinaf Mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemesi), ceza yargılamasında hukuki süreçlerin en kritik aşamalarından biridir. Müvekkiller ve avukatlar sıkça şunu sorar: "İstinaf sürecinde yeni delil ortaya sürülebilir mi?" Bu sorunun cevabı, sürecin nasıl ilerleyeceği ve davanın sonucunu etkilemesi açısından hayati öneme sahiptir. Aslan Kriminal olarak, bu karmaşık hukuki ve teknik süreci aydınlatıyoruz. 📌 İstinaf Yeni Delil Sunma Kuralı: CMK Ne Diyor? Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve uygulamadaki genel kural, İstinaf aşamasının bir "yeniden yargılama" değil, yerel mahkeme kararının hukuki ve maddi denetimi olduğu yönündedir. Genel Prensip: İstinaf, kural olarak, ilk yargılamadaki delil ve belgelere dayanarak yapılır. Yani, "İstinaf yeni delil" sunulması esasa ilişkin değildir, sınırlıdır. CMK 303. Madde ve İstisna: Kanun, İstinaf incelemesinin kapsamını dar tutsa da, bazı durumlarda İstinaf Mahkemesi'nin gerekli görmesi halinde ek araştırma yapmasına veya yeni delil toplamasına izin verebilir. Ancak bu, mahkemenin takdirindedir. 💡 Kilit Nokta: Uzman Mütalaası ile Yeni Delil Kapısını Açmak Peki, İstinaf aşamasında lehinize olan teknik bir gerçeği nasıl mahkemeye sunabilirsiniz? Cevap: Aslan Kriminal'in Uzman Mütalaası (Uzman Görüşü) Raporu! Uzman Mütalaası (CMK 67): Yeni bir delil olmaktan ziyade, mevcut delillerin veya yerel mahkeme bilirkişi raporunun bilimsel ve teknik açıdan yeniden değerlendirilmesi ve çürütülmesi amacıyla sunulan hukuki bir belgedir. Hukuki Dayanak: CMK madde 67, sanık ve katılan vekiline, istinaf dilekçesi ekinde sunulacak olan uzman görüşü ile mahkemeye bilimsel bir argüman sunma hakkı tanır. Etkisi: Yerel mahkeme kararının hukuka uygun olmadığına dair güçlü bilimsel şüpheler yaratır. Mahkeme bu raporu görmezden gelemez ve bu durum, İstinaf Mahkemesi'ni yeniden keşif yapmaya veya teknik inceleme talebinizi değerlendirmeye yöneltebilir. 🔎 Aslan Kriminal Farkıyla İstinaf Sürecinde Gücünüz Aslan Kriminal olarak, sunduğumuz kriminal uzman görüşü hizmeti, İstinaf sürecinde dosyanızı güçlendiren en önemli araçtır: Mevcut Delillerin Yeniden Analizi: İlk yargılamadaki dijital veriler, imza, trafik kaza raporları veya adli tıp bulguları gibi tüm teknik delilleri bağımsız bir gözle inceleriz. Hata Tespiti: Yerel mahkemenin dayandığı bilirkişi raporundaki hatalar ı ve eksiklikleri bilimsel metodolojiyle net bir şekilde ortaya koyarız. İstinaf Dilekçesine Güç: Hazırladığımız detaylı ve bilimsel uzman mütalaa raporu , avukatınızın istinaf dilekçesi için somut ve teknik bir dayanak oluşturur. Önemli Not: Yeni bir tanık dinletmek veya tamamen yeni bir olayla ilgili delil sunmak İstinaf'ta çok zordur. Ancak, mevcut delillerin yeni bir bilimsel bakış açısıyla yorumlanması (Uzman Mütalaası) her zaman mümkündür ve hukuki bir haktır! Sonuç: İstinaf Başarısı İçin Teknik Destek Şart Ceza yargılamasında İstinaf süreci, çoğu zaman son virajdır. Bu virajda, davanızın teknik ve bilimsel yönünü en iyi şekilde savunmak hayati önem taşır. "İstinaf yeni delil" sunma yolları sınırlı olsa da, Aslan Kriminal 'den alacağınız bilimsel ve güçlü uzman mütalaası , dosyanızı aydınlatarak kararın lehinize değişmesine yardımcı olabilir. İstinaf sürecinizde teknik gerçeği ortaya çıkarmak için hemen bize ulaşın! 📞 Hemen İletişime Geçin! Aslan Kriminal 'in ceza yargılaması istinaf delil süreçlerinde uzman desteği ve kriminal uzman görüşü hizmetleri hakkında detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
- Adana Uzman Mütalaası ile Davanızı Aydınlatın
Adana'da Hukuki Gerçekleri Ortaya Çıkarın Bir davada sunulan bilirkişi raporu ya da mahkeme sürecindeki teknik konular, davanın seyrini tamamen değiştirebilir. Ancak bazen bu raporlar eksik, hatalı veya tarafınızın haklarını tam olarak yansıtmayabilir. İşte tam bu noktada, uzman mütalaası (uzman görüşü) devreye girer. Peki, Adana ve çevresindeki davalarınızda neden Aslan Kriminal 'in uzman mütalaası hizmetlerine güvenmelisiniz? HMK 293 ve CMK 67 Kapsamında Uzman Mütalaası Nedir? Türk Hukuk Sistemi (özellikle Hukuk Muhakemeleri Kanunu - HMK madde 293 ve Ceza Muhakemeleri Kanunu - CMK madde 67), taraflara, dava konusu olayla ilgili olarak bir uzmandan bilimsel ve teknik özel bilirkişi raporu alma hakkı tanır. Amaç: Mahkeme tarafından hazırlanan veya sunulan bilirkişi raporuna itiraz etmek, davanıza bilimsel bir dayanak sağlamak veya teknik bir konuyu detaylıca aydınlatmaktır. Hukuki Değeri: Uzman mütalaası, mahkemeler tarafından delil olarak kabul edilir ve davanın sonucunu etkileme potansiyeli çok yüksektir. Hâkim, bu bilimsel görüşü değerlendirmek zorundadır. 🔬 Aslan Kriminal'den Adana Uzman Görüşü Hizmetlerinin Farkı Aslan Kriminal olarak, Adana merkezli geniş hizmet ağımızla, alanında yetkin ve tecrübeli uzmanlarımızla yanınızdayız. Sunduğumuz kriminal uzman görüşü hizmetlerini rakiplerimizden ayıran temel özellikler: Konusunda Uzman Kadro: Adli tıp, adli muhasebe, bilişim suçları, parmak izi analizi, imza ve yazı incelemesi gibi birçok alanda yetkin, akademik ve pratik deneyime sahip uzmanlar. Detaylı ve Kapsamlı Analiz: Mevcut bilirkişi raporu ve dava dosyanızdaki tüm kanıtlar titizlikle incelenir. Raporumuz, sadece bir itirazdan ibaret değil, aynı zamanda olayın teknik ve bilimsel yönünü A'dan Z'ye açıklayan kapsamlı bir çalışmadır. Hızlı ve Güvenilir Çözümler: Hukuki süreçlerin hassasiyetinin farkındayız. Süreçlerinize uygun, zamanında ve güvenilir bir uzman mütalaa raporu hazırlıyoruz. 📋 Hangi Alanlarda Kriminal Uzman Mütalaası Alabilirsiniz? Aslan Kriminal , Adana ve çevre illerde (Mersin, Osmaniye, Hatay vb.) çok çeşitli konularda uzman görüşü sunmaktadır: Belge İncelemesi: Sahte imza, yazı tahlili, evrakta sahtecilik tespiti. Bilişim Suçları ve Dijital Deliller: Cep telefonu, bilgisayar, kamera kayıtları ve siber olayların incelenmesi. Trafik Kazaları: Kazanın oluşumu, kusur oranları ve teknik analizi. İnşaat ve Gayrimenkul Davaları: Ayıplı imalat, değer tespiti ve teknik şartname uyumu. Adli Tıp ve Yaralanma Analizi: Tıbbi ihmal ve vücut bütünlüğüne karşı işlenen suçlar. ⚖️ Bilirkişi Raporuna İtirazda Uzman Mütalaasının Rolü Mahkemenin atadığı bilirkişinin raporu aleyhinize çıktığında, paniklemeyin! Adana uzman mütalaası hizmetimiz, bu durumda en güçlü silahınızdır. Uzmanlarımız: Mevcut bilirkişi raporunun metodolojisini, bulgularını ve sonuçlarını bilimsel açıdan eleştirel bir gözle inceler. Rapordaki hata ve eksiklikleri net bir şekilde ortaya koyar. Kendi bilimsel bulgularımızla desteklenmiş, alternatif ve güçlü bir uzman görüşü sunar. Bu, mahkemeyi yeniden inceleme yapmaya veya yeni bir bilirkişi atamaya sevk edebilir. Adana'da Uzman Mütalaası İçin Doğru Adres Hukuki mücadelelerinizde yalnız değilsiniz. Dava dosyanızda teknik bir konu varsa, gerçeğin ve adaletin ortaya çıkması için uzman mütalaası almak bir gerekliliktir. Aslan Kriminal olarak, Adana uzman mütalaası hizmetlerimizle, davanızın bilimsel ve teknik yönünü en güçlü şekilde desteklemeye hazırız. Gerçeği ortaya çıkarmak için bir adım atın! 📞 Hemen İletişime Geçin! Davanız için Adana merkezli kriminal uzman görüşü hizmeti almak, mevcut bilirkişi raporuna itiraz etmek veya detaylı bilgi edinmek için hemen Aslan Kriminal ile iletişime geçin.
- Hukuk ve Siber Güvenliğin Kesişim Noktası: 7545 Sayılı Kanun'da Tanımlanan Yeni Siber Suçlar
7545 Sayılı Siber Güvenlik Kanunu ve Yeni Siber Suçlar Teknolojinin hızla geliştiği bu çağda, siber güvenlik artık ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmektedir. Türk hukukunda bu alandaki yasal boşluğu dolduran ve önemli bir dönüm noktası teşkil eden 7545 sayılı Siber Güvenlik Kanunu , 12 Mart 2025 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun, siber uzayda faaliyet gösteren tüm kurum ve kuruluşların faaliyetlerini yasal bir çerçeveye kavuşturmakla kalmamış , aynı zamanda siber güvenlik alanında Yeni Siber Suçlar ile işlenebilecek dokuz farklı yeni suç tipi ile Türk Ceza Hukuku müktesebatına önemli eklemeler yapmıştır. Aslan Kriminal olarak, bu yeni ve karmaşık yasal düzenlemeler karşısında hem kurumların hem de bireylerin haklarını korumak amacıyla bilimsel ve teknik uzman mütalaası hizmetlerimizle yanınızdayız. Kanunda Düzenlenen 9 Yeni Siber Suç Tipi 7545 sayılı Kanun'un 16. maddesi , siber güvenlik alanındaki ihlalleri ve bunların cezai karşılıklarını düzenleyerek , daha önce Türk hukukunda yer almayan yeni suç tiplerini belirlemiştir. İşte bu Kanun'un getirdiği başlıca yeni suç tipleri, ilgili maddeleri ve öngördüğü cezalar: 1.Bilgi, Belge, Yazılım, Veri ve Donanımı Vermeme Veya Alınmasına Engel Olma Suçu (m.16, f.1) Kamu kurum ve kuruluşları hariç, Kanun'la yetkilendirilen mercilerin ve denetim görevlilerinin istedikleri bilgi, belge, yazılım, veri ve donanımın verilmemesi veya bunların alınmasına engel olunmasıdır. Cezası: Bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş yüz günden bin beş yüz güne kadar adli para cezası. 2. Kanunen Gerekli Onay, Yetki veya İzinleri Almaksızın Faaliyet Yürütme Suçu (m.16, f.2) Kanunen alınması gerekli onay, yetki veya izinleri almaksızın siber güvenlik alanında faaliyet yürütmektir. Bu, özellikle sertifikasyon, yetkilendirme ve belgelendirmeye tabi şirketler için geçerlidir. Cezası: İki yıldan dört yıla kadar hapis ve bin günden iki bin güne kadar adli para cezası. 3. Sır Saklama Yükümlülüğünün İhlali Suçu (m.16, f.3) Başkanlık faaliyetleri kapsamında edinilen, kamuya, ilgililere ve üçüncü kişilere ait gizlilik taşıyan bilgiler, kişisel veriler veya ticari sırların yetkili merciler dışında açıklanması ya da gerçek/tüzel kişilerin menfaatine kullanılmasıdır. Cezası: Dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası. 4. Sızıntı Sonucu Oluşan Verileri Erişime Açma, Paylaşma veya Satışa Çıkarma Suçu (m.16, f.4) Siber uzayda veri sızıntısı nedeniyle yer alan kişisel veya kritik kamu hizmeti kapsamındaki kurumsal verileri, ilgili kişilerin izni olmaksızın ücretli/ücretsiz erişime açma, paylaşma veya satışa çıkarma. Cezası: Üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası. 5. Veri Sızıntısı Hakkında Gerçeğe Aykırı İçerik Oluşturma veya Yayma Suçu (m.16, f.5) Siber sızıntısı olmadığını bildiği halde, halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak ya da kurum/şahısları hedef göstermek amacıyla gerçeğe aykırı içerik oluşturma veya yayma eylemidir. Cezası: İki yıldan beş yıla kadar hapis cezası. 6. Siber Saldırı Suçu (m.16, f.6, 1. Cümle) Türkiye Cumhuriyeti'nin siber uzaydaki milli gücünü meydana getiren unsurlarına yönelik olarak siber saldırıda bulunmak veya bu saldırı neticesinde elde edilen veriyi siber uzayda bulundurmaktır. Cezası: Sekiz yıldan on iki yıla kadar hapis cezası. 7. Siber Saldırı Sonucu Elde Edilen Veriyi Yayma Suçu (m.16, f.6, 2. Cümle) Siber saldırı neticesinde elde edilen her türlü veriyi siber uzayda yayan, başka bir yere gönderen veya satışa çıkarandır. Cezası: On yıldan on beş yıla kadar hapis cezası. 8. Yasak Hükümlere Aykırı Davranma Suçu (m.16, f.8) Başkanlık'tan ilişiği kesilenlerin, Kanun'un 12. maddesindeki (iki yıl süreyle siber güvenlik alanında görev almama, ticaretle uğraşmama vb.) yasak hükümlere aykırı davranmasıdır. Cezası: Üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası. 9. Görevi ve Yetkiyi Kötüye Kullanma Suçu (m.16, f.9) Kanun'dan kaynaklanan görev ve yetkileri kötüye kullananlar veya kritik altyapıların siber saldırılara karşı korunması kapsamında görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle veri ihlali yaşanmasına sebebiyet verenlerdir. Cezası: Bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası. Aslan Kriminal Farkıyla Hukuki Güvenlik ve Uzman Mütalaası Bu yeni suç tiplerinin uygulamaya girmesiyle birlikte, hem bilişim sistemlerinin güvenliği hem de yargılama süreçlerindeki delil değerlendirmesi daha karmaşık bir hal almıştır. Bir savunmanın veya itirazın gücü, sunulan teknik bilginin kalitesine ve bilimsel dayanağına bağlıdır. Aslan Kriminal olarak biz, bu karmaşık süreçte size iki temel alanda destek sağlıyoruz: Suç Unsurlarının Analizi ve Delillendirme: Yeni suç tiplerinin oluşup oluşmadığına dair derinlemesine teknik inceleme ve dijital delil analizleri yaparak hukuki sürecinize bilimsel dayanak kazandırıyoruz. Bilirkişi Raporuna İtiraz ve Uzman Mütalaası: Mahkemece sunulan bilirkişi raporlarının teknik ve bilimsel açıdan incelenmesi, olası hataların tespiti ve davanızın seyrini değiştirecek, bilimsel temellere dayanan karşı uzman görüşü (mütalaası) hazırlıyoruz. Yeni siber güvenlik mevzuatına tam uyum ve güçlü bir hukuki savunma için Aslan Kriminal 'in tecrübesine güvenin. Hukuki süreçte teknik bir desteğe ihtiyacınız varsa, Aslan Kriminal uzmanlarıyla hemen iletişime geçin. Kaynakça Şenol, C. (2025). 7545 SAYILI SİBER GÜVENLİK KANUNU’NDA DÜZENLENEN SUÇLAR. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi(63), 169-206. https://doi.org/10.54049/taad.1751122 7545 sayılı Siber Güvenlik Kanunu. (2025, 12 Mart). Resmî Gazete (19 Mart 2025, Sayı: 32846).












