top of page

Teixeira de Castro v. Portekiz (Başvuru No: 44/1997/828/1034) Kararı Doğrultusunda Gizli Soruşturmacı İncelemesi

gizli soruşturmacı

Gizli soruşturmacı (undercover agent) kullanımı, organize suçlarla ve özellikle uyuşturucu ticaretiyle mücadelede kolluk kuvvetlerinin başvurduğu hayati bir araçtır. Ancak bu araç, bir "kışkırtıcı ajana" (agent provocateur) dönüştüğünde, yargılamanın adilliğini temelden sarsar.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 9 Haziran 1998 tarihli Teixeira de Castro v. Portekiz kararı, devletin suçla mücadeledeki sınırlarını ve adil yargılanma hakkının (AİHS Madde 6) dokunulmazlığını net bir şekilde ortaya koyan bir kilometre taşıdır.


Davanın Özü: Polisin Yarattığı Suç


Dava, 1990 yılında Portekiz'de Francisco Teixeira de Castro aleyhine açılan bir ceza davasına dayanır.

  1. Polis Girişimi: İki sivil polis memuru, bir ihbarcı aracılığıyla başvurucu Teixeira de Castro ile temasa geçti. Başvurucu hakkında, polis operasyonu öncesinde uyuşturucu ticareti yaptığına dair yeterli bir şüphe veya ön soruşturma kaydı bulunmuyordu.

  2. Teşvik ve Azmetme: Polis memurları, başvurucudan eroin temin etmesini talep ettiler ve bu konuda ısrarcı oldular. Başvurucu, uyuşturucuyu başka birinden alıp polise teslim ettiği anda tutuklandı.

  3. Ulusal Mahkeme Kararı: Portekiz mahkemeleri, başvurucuyu altı yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme kararını, büyük ölçüde bu iki sivil polis memurunun ifadelerine dayandırdı.

Başvurucu, kendisinin polis tarafından suça teşvik edildiğini (kışkırtıldığını) ve bu yolla elde edilen delillerle mahkûm edilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürerek AİHM'e başvurdu.


AİHM'in Kritik Tespiti: Suç Yaratılamaz!


AİHM, davayı değerlendirirken kilit bir ayrım yaptı: Gizli soruşturmacı, kışkırtıcı ajan olamaz.

Mahkeme, karara gerekçe olarak şu üç hayati prensibi belirledi:

  1. Önceden Şüphenin Yokluğu: Polis, müdahale etmeden önce başvurucunun suç işleme eğiliminde olduğuna dair somut delillere sahip değildi. Başvurucunun adli sicili temizdi ve polis, sadece kendileri suç teklif ettikten sonra başvurucuyu yakalamıştı.

  2. Yargısal Denetim Eksikliği: Operasyon, bir savcı veya yargıç kararıyla başlatılan ve denetlenen resmi bir soruşturmanın parçası değildi. AİHM, bu tür tedbirlerin yargısal güvenceler altında yürütülmesi gerektiğini vurguladı.

  3. Suça Azmettirme: Mahkeme, polis memurlarının rolünün pasif bir gözlem ve delil toplama eyleminden ibaret olmadığını, tam tersine suçun işlenmesinde belirleyici rol oynadığını tespit etti. Polisin bu teşviki olmasaydı suçun işlenmeyeceğine hükmetti.

AİHM'in Hükmü: "Kamu yararı, polisin kışkırtması sonucu elde edilen delillerin kullanımını haklı gösteremez. Adil yargılanma hakkının gerektirdiği güvenceler, kolaylık veya kamu yararı adına feda edilemez."

Sonuç olarak AİHM, Portekiz'in Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde (Adil Yargılanma Hakkı) yer alan güvenceleri ihlal ettiğine karar verdi.


Kararın Önemi: Gizli Soruşturmacı Kavramına Çekilen Kırmızı Çizgi


Teixeira de Castro kararı, ulusal hukuk sistemlerine çok net bir mesaj vermiştir:

  • Gizli Soruşturmacı: Mevcut bir suça karışmış bir şüphelinin hareketlerini izler ve kanıt toplar.

  • Kışkırtıcı Ajan: Suç işleme kastı olmayan bir bireyi suça teşvik eder ve bu yolla delil elde eder. Bu yöntemle elde edilen deliller hukuka aykırıdır ve mahkûmiyete dayanak teşkil edemez.

Bu karar, Türk hukukunda da Yargıtay içtihatlarında ve akademik çalışmalarda (Köksal, 2016; Okuyucu Ergün, 2022) sıkça atıf yapılan bir emsaldir. Zira kararın özü, suçun ortaya çıkarılması ile suçun yaratılması arasındaki ince çizginin, hukukun üstünlüğü ilkesi açısından ne kadar kritik olduğunu göstermektedir. Bir devletin hukuka uygun kalabilmesi için, kendi yurttaşlarını tuzağa düşürmeden, yalnızca suçun delilini toplaması esastır.

Yorumlar


bottom of page