top of page

KAPSAMLI UZMAN RAPORU: TRAFİK KAZASI KUSUR TESPİTİ VE BİLİRKİŞİLİK KURUMUNUN ANALİZİ

trafik kazası kusur tespiti

I. GİRİŞ: TRAFİK KAZASI KUSUR TESPİTİ VE SORUMLULUĞUNUN HUKUKİ DAYANAĞI


1.1. Kusur Tespiti Kavramının Önemi ve Kapsamı

Trafik kazası kusur tespiti, kaza sonrasında tarafların sorumluluk derecelerini belirlemek üzere gerçekleştirilen hayati bir süreçtir. Bu süreç, sadece kazaya karışan kişilerin hukuki ve cezai yükümlülüklerini tayin etmekle kalmaz, aynı zamanda maddi ve manevi tazminat davalarının temel dayanağını oluşturur. Kusur oranının belirlenmesi, kaza anında hangi tarafın ne kadar sorumlu olduğunu değerlendirmeyi içerir ve bu değerlendirme, kazaya neden olan ihmal ya da kural ihlallerini dikkate alarak yapılır. Sigorta şirketleri tarafından yapılacak ödemelerin miktarını ve hangi tarafın ne kadar sorumlu olduğunu belirlemede kusur tespiti kritik bir rol üstlenir.  

1.2. Uygulanacak Temel Mevzuat ve Hukuki Çerçeve

Trafik kazası sorumluluğu, esas olarak Karayolları Trafik Kanunu (KTK) ve Türk Borçlar Kanunu (TBK) hükümleri üzerine inşa edilmiştir. KTK, trafik kurallarını ve asli kusur hallerini (KTK Madde 84) tanımlayarak teknik ihlallerin listesini sunar. TBK ise, haksız fiil sorumluluğu (TBK m. 49) ve zararın belirlenmesi ilkelerini (TBK m. 51-52) kapsar; kusur oranının tespiti, özellikle zararın azaltılmasında (müterafik kusur indirimi) temel alınır. Yargılama aşamasında ise, bilirkişilik kurumunun işleyişi ve atanması, teknik bilgi gerektiren hallerde Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) Madde 266 ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümleri çerçevesinde yürütülür.  

1.3. Kusur Tespiti Sürecinin Hukuki ve Cezai Sorumluluğa Etkisi

Kusur tespiti, yükümlülüklerin ötesinde, TCK kapsamında taksirle yaralama veya ölüme neden olma suçlarında cezai sorumluluğun derecesini belirleyen ana faktördür. Kusur oranının yüksek (asli kusur) çıkması durumunda, cezai yaptırımlar ciddi şekilde artar. Bu durum, kusur tespiti sürecinin idari/sigorta seviyesinde çözülemeyen uyuşmazlıklarda ne kadar hayati olduğunun altını çizmektedir. Bilirkişinin teknik tespiti, KTK’nın teknik kural ihlallerini TBK’nın genel sorumluluk ilkeleriyle birleştirerek, cezai ve hukuki süreçler arasındaki ayrılmaz bağı kurar; yüksek kusur oranına sahip eylemler, savcılık soruşturması gerektiren durumlara yol açabilir.  


II. KUSUR KAVRAMI VE SINIFLANDIRILMASI


2.1. Asli Kusur ve Karayolları Trafik Kanunu (KTK) Madde 84 ile İlişkisi

Asli kusur, bir trafik kazasının asıl, temel ve doğrudan sebebini oluşturan, trafik kanununda ana hata olarak belirtilen hareketleri ifade eder. Bu kusur oranı genellikle %100 olarak belirlenir ve kazanın tek sorumlusunu gösterir. Asli kusurlu sürücü, meydana gelen zarardan tamamen sorumlu tutulur, tazminat ödemekle yükümlüdür ve kaza nedeniyle kendisinin tazminat talep etme hakkı bulunmaz.  

2.1.1. Asli Kusur Halleri (KTK Madde 84 Uyarınca Seçilmiş Örnekler)

KTK Madde 84, yasa koyucunun en ağır trafik ihlallerini belirlediği kritik bir hükümdür. Bilirkişinin analizinin temelini bu ihlallerin teknik olarak kanıtlanması oluşturur. Asli kusur hallerinden bazıları şunlardır:  

  • Kırmızı ışık ihlali veya yetkili memurun dur işaretinde geçme.  

  • Bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girme.  

  • Arkadan çarpma: Takip mesafesi ihlalini gösterdiğinden, bu hareket Yargıtay içtihatlarında neredeyse her zaman asli kusur kabul edilir.  

  • Geçme yasağı olan yerlerde geçme.  

  • Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama.  

  • Park için ayrılmış yerlerde veya kurallara uygun park edilmiş araçlara çarpma.  

2.2. Tali Kusur ve İkincil Sorumluluk Kavramı

Tali kusur, kazanın meydana gelmesinde ikincil dereceden etkili olan, ancak kazanın oluşumuna katkı sağlayan kusur türüdür. Tali kusurlu kişilerin kusur oranı genellikle %25 ile %50 arasında değişkenlik gösterir. Bu kusur oranında sorumluluğu doğan tali kusurlu kişi, meydana gelen zararın kendi kusuru oranındaki kısmından sorumludur.  

2.2.1. Tali Kusurlu Sayılma Halleri (Örnekler)

Tali kusur, asli kusur hallerine göre daha hafif veya dolaylı ihlallerden kaynaklanır. Örnekler arasında şunlar yer alır: Aracın hızını yol ve trafik durumuna göre ayarlamamak, öndeki araçla yeterli mesafe bırakmamak, trafik işaret ve levhalarına uymamak (asli kusur gerektirmeyen ihlaller) veya konvoy halinde araç kullanırken gerekli mesafe bırakmamak. Tali kusurun tespiti, davacının alacağı tazminatı doğrudan oransal olarak düşüren (müterafik kusur indirimi) önemli bir hukuki sonuç doğurur.  

2.3. Tam Kusur (%100) ve Kusursuz Sorumluluk Halleri

Tam kusur, bir tarafın tek başına kazanın tüm sorumluluğunu üstlenmesi durumudur (%100 hatalı olmak). Bu durumda %100 kusurlu tarafın sigortası, karşı tarafın mali hasarını tamamen karşılamakla yükümlüdür. Eğer her iki tarafın da eşit derecede kusurlu olduğu tespit edilirse (%50 kusur), hasar masraflarının yarısı karşı tarafın trafik sigortası tarafından karşılanır. %75 kusur ise, kişinin %25 oranında haklı olduğu anlamına gelir ve bu durumda trafik sigortası hasarın %25'lik kısmını karşılar.  


III. KUSUR ORANLARININ TAZMİNAT HUKUKUNA YANSIMASI


3.1. Maddi Tazminat Hesaplamalarında Kusur İndirimi İlkesi

Trafik kazalarında kusur oranı, hem maddi hem de manevi tazminat miktarını belirlemede merkezi bir faktördür. Mahkemeler, kusur tespiti sonucunu dikkate alarak tarafların taleplerini değerlendirir. Zarar gören tarafın kazada müterafik kusuru bulunuyorsa, Türk Borçlar Kanunu ilkeleri uyarınca ödenecek tazminat miktarı, zarar görenin kusur oranı nispetinde azaltılır.  

3.2. Manevi Tazminat Miktarının Kusur Oranına Göre Belirlenmesi

Manevi tazminat, fiziksel zararların ötesinde, kişinin yaşadığı duygusal ve psikolojik kayıpları telafi etmeyi amaçlar. Tali kusurlu kişi dahi, kazada meydana gelen manevi zararlardan kendi kusuru oranında sorumlu tutulabilir. Manevi tazminatın miktarı, kusur oranının yanı sıra, kazada meydana gelen hasarın türü, yoğunluğu ve hakkaniyet gibi diğer faktörlere göre belirlenir. Bu düzenleme, hukuki süreçte manevi zararların dahi, kişinin kendi kusur payıyla orantılı olarak indirim yapılmasını gerektirir.  

3.3. Sigorta Şirketlerinin Sorumluluğu ve Poliçe Limitleri İlişkisi

Sigorta şirketleri, kazaya karışan kusurlu sürücünün kusur oranlarına göre tazminat miktarını belirlemekle yükümlüdür. Ancak, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) kapsamında sigorta şirketinin yükümlülüğü, poliçe limiti ile sınırlıdır.  

3.3.1. Poliçe Limiti ve Yargılama Giderlerine İlişkin Yargıtay İlkeleri

Yargıtay içtihatları, sigorta şirketinin sorumluluğunun net sınırlarını belirlemiştir. Sigorta şirketine yüklenecek yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin, sigorta şirketinin sorumlu olduğu ana tazminat miktarına (poliçe limiti) oranlanarak hüküm altına alınması gerekir. Şirketin bu yargılama giderlerinin tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması, Yargıtay tarafından doğru görülmemektedir. Ayrıca, geçici işgöremezlik tazminatında, zarar görenin tedavi süresince maaşını almaya devam etmesi durumunda, oluşan maddi zararın sadece ek ders veya kurs ücreti gibi mahrum kalınan ek gelirlerden ibaret olduğu kabul edilir. Bu, tazminat hesabının somut zararın telafisi ilkesine uygun olarak yapılması gerektiğini gösterir.  


IV. BİLİRKİŞİLİK KURUMU VE HUKUKİ ZEMİNİ


4.1. Bilirkişiye Başvurulmasını Gerektiren Haller (HMK Madde 266)

Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) Madde 266, çözüm için özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda mahkemenin bilirkişiye başvurmasını zorunlu kılar. Trafik kazalarında kazanın oluş şekli, hız, fren mesafesi ve teknik zarar hesabı gibi konular mühendislik ve fizik bilgisi gerektirdiğinden, bilirkişiye başvurulmadan bu konularda karar verilmesi mümkün değildir ve Yargıtay tarafından hukuki dayanağı eksik kabul edilir.  

4.2. Trafik Bilirkişisinin Nitelikleri, Uzmanlık Alanları ve Yetkilendirme Şartları

Bilirkişi ataması, Bilirkişilik Daire Başkanlığı tarafından yetkilendirilen, "Trafik ve Kriminal İnceleme Bilirkişiliği" uzmanlık alanına sahip kişiler arasından yapılır. Bilirkişiler genellikle trafik veya makine mühendisleri gibi ilgili teknik alanda uzmanlaşmış kişilerdir. Yetkilendirme için aranan nitelikler arasında, ilgili fakültelerin alt uzmanlık alanına uygun bölümlerinden mezun olmak, adli bilimler alanında yüksek lisans/doktora yapmış olmak ve uzmanlık alanında resmi kurumlarda en az 5 yıl uzman olarak çalışmış olmak yer alır.  

4.3. Bilirkişinin Hukuki ve Cezai Sorumluluğu (Kamu Görevlisi Sıfatı)

Bilirkişi, Türk Ceza Kanunu (TCK) anlamında kamu görevlisi statüsündedir. Bu statü, bilirkişiye yüksek derecede bir hesap verebilirlik yükler. Bilirkişi, kasten gerçeğe aykırı mütalaada bulunması halinde, TCK Madde 276 uyarınca cezai sorumluluk altına girer. Ayrıca, kasten veya ağır ihmal suretiyle düzenlenmiş gerçeğe aykırı bir raporun hükme esas alınması sebebiyle zarar görenler, bu zararın tazmini için bilirkişiye karşı doğrudan tazminat davası açabilirler. Bu durum, hukuki denetim mekanizmasının gücünü gösterir ve bilirkişilerin mesleki sorumluluk sigortası yaptırmasını zorunlu kılar.  


V. BİLİRKİŞİ RAPORUNUN HAZIRLANMASI VE TEKNİK ANALİZ METODOLOJİSİ


5.1. Rapor Hazırlama Sürecinin Adımları: Keşif, Delil Toplama ve Değerlendirme

Bilirkişinin temel görevi, kazanın oluş şeklini, kusur oranlarını ve nedenlerini bilimsel verilerle ortaya koymaktır. Süreç, dosyadaki delillerin incelenmesiyle başlar. Bilirkişi ilk olarak kaza tespit tutanağını ve polis raporunu değerlendirir. Ancak, polis tutanağı teknik açıdan hatalı olabileceği için, bilirkişi bu tutanaklara bağlı kalmaksızın kendi bağımsız teknik analizini yapar. Gerekli hallerde mahkeme izniyle olay yerinde keşif yapılır; bilirkişi burada ölçümler alır, fren izlerini, görüş mesafesini ve yol eğimini yerinde gözlemler.  

5.2. Kaza Tespit Tutanağının Hukuki Niteliği ve Bilirkişinin Değerlendirmesi

Kaza Tespit Tutanağı (KTT), yargı makamları tarafından tek başına hüküm kurmak için yeterli olmayan ve yalnızca bir ispat vasıtası olarak kabul edilen bir belgedir. Bu hukuki nitelik, bilirkişinin teknik otoritesini destekler; zira bilirkişi, KTT’nin idari tespitlerinin ötesinde, kendi mühendislik ve fizik prensiplerine dayalı bağımsız teknik analiziyle kazanın gerçek oluş biçimini ortaya koyar.  

5.3. Temel Mekanik Analiz Teknikleri

Kusur tespitinin teknik temelini hız ve çarpışma analizleri oluşturur.

5.3.1. Hız Tahmini Hesaplamaları ve Veri Kullanımı

Araçların kaza anındaki hızlarını tahmini olarak belirlemek için bilirkişi çeşitli teknik verilere başvurur :  

  • Fren İzi Uzunluğu: Aracın yolda bıraktığı fren izlerinin uzunluğu, kaza öncesi hızın belirlenmesinde kullanılan temel fiziksel veridir.

  • Çarpma Şiddeti ve Hasar Boyutu: Hava yastığı açılma bilgileri ve araçtaki hasarın boyutu, çarpma anındaki kinetik enerjiyi ve dolayısıyla yaklaşık hızı gösteren önemli teknik verilerdir. Hız ihlali iddialarında, bilirkişi ayrıca Elektronik Denetleme Sistemi (EDS) verilerini ve kamera kayıtlarını da inceleyerek kusurun teknik ispatını sağlar.  

5.3.2. Çarpışma Dinamiklerinin Analizi

Bilirkişi, çarpışma dinamiklerini analiz ederken Momentum Korunumu gibi fizik prensiplerini temel alan formüller kullanır. Bu sayede, çarpışma sonrası araçların hareket yörüngeleri ve çarpışma noktaları geriye dönük olarak hesaplanabilir. Bu teknik incelemeler sonucunda uzman, her tarafın kusur oranını belirler ve bu oranları gerekçeleriyle birlikte raporunda açıklar.  

5.4. Raporun Biçim ve İçerik Şartları (Gerekçeli, Denetime Elverişli Olma Zorunluluğu)

Hazırlanan rapor, mahkemenin kararını oluştururken esas alacağı bilimsel bir belge olduğundan, ulaşılan kusur oranlarının gerekçeleriyle birlikte açıklanması ve raporun denetime elverişli olması zorunludur. Raporun denetime elverişli olması, mahkemenin ve tarafların, bilirkişinin hangi teknik varsayımları ve formülleri kullanarak sonuca ulaştığını şeffaf bir şekilde görebilmesi demektir.  


VI. KUSUR TESPİTİNE İTİRAZ VE YARGI SÜREÇLERİ


Kusur tespiti sonuçlarına karşı itiraz, hem idari hem de adli mercilerde çok katmanlı bir yapıda ilerler.

6.1. Kaza Tespit Tutanağına İtiraz Süreçleri (SBM ve Adli Yollar)

KTT’deki kusur oranına itiraz, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) üzerinden sigorta şirketleri nezdinde veya doğrudan adli yollarda yapılabilir.  

  • SBM İtirazı: Sigorta şirketlerinin belirlediği kusur oranına karşı, sigortalı, değerlendirmeye etki edebilecek ilave belge ve bilgiler sunmak şartıyla, bu oranların bildiriminden itibaren 5 iş günü içinde tekrar değerlendirme talep edebilir.  

  • Adli İtiraz Yolları: Polis tarafından düzenlenen KTT’ye karşı itiraz, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’ne veya kazanın gerçekleştiği yerdeki Sulh Ceza Hakimliği'ne yapılabilir. Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz süresi 15 gündür.  

6.2. Bilirkişi Raporuna İtiraz Usulü ve Süresi

Mahkemece atanan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edildikten sonra, taraflar genellikle iki hafta içinde rapora itiraz etme hakkına sahiptir. İtiraz gelmemesi durumunda rapor kesinleşmiş kabul edilir ve hakim, kararını bu rapora dayandırır.  

6.3. Çelişkili Bilirkişi Raporlarının Giderilmesi (Heyet Oluşturulması)

Mahkeme, itirazları haklı bulursa, çelişkilerin giderilmesi veya eksik hususların tamamlanması için ya aynı bilirkişiden ek rapor talep eder ya da yeni bir bilirkişi atar. Eğer dosyada birden fazla ve çelişkili rapor mevcutsa, mahkeme yargısal güvenliği sağlamak amacıyla genellikle üç kişilik bilirkişi heyeti atayarak daha kapsamlı ve denetime elverişli bir nihai rapor hazırlanmasını ister.  

6.4. Uzman Mütalaası (Özel Bilirkişi Raporu) ve Hukuki Dinlenilme Hakkı

Taraf vekilleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) Madde 293 uyarınca, dava konusuyla ilgili olarak uzmanından bilimsel mütalaa (uzman görüşü) alabilirler. Uygulamada "özel bilirkişi raporu" olarak da adlandırılan bu mütalaalar, tarafların kendi menfaatlerini korumak, olayın tam olarak aydınlanmasını sağlamak ve mahkemece alınan bilirkişi raporundan tatmin olmamaları halinde doğru ve adil bir kararın verilmesini sağlamak amacıyla mahkemeye sunulur. Ayrıca Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Madde 67 de uzman mütalaasının sunulmasına olanak tanır.

Değerlendirme Zorunluluğu ve Çelişkinin Giderilmesi:

Yargıtay kararlarına göre, mahkeme, özel ve teknik bilgi gerektiren konularda, tarafın sunduğu uzman görüşünü dava konusuyla ilgili olması halinde mutlaka dikkate almak ve değerlendirmek zorundadır. Mahkemenin, sunulan uzman görüşünü gerekçeli bir şekilde değerlendirmemesi ve tartışmaması, hukuki dinlenilme hakkının ve dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilir.

Uzman görüşü, mahkemenin talep ettiği bilirkişi raporuyla ciddi çelişkiler içerebilir. Bu durumda, hâkim, davayı sonuçlandırmadan önce adil yargılamanın bir gereği olarak bu çelişkiyi gidermekle yükümlüdür. Çelişkili durumlar genellikle, dosyanın uzman görüşü dikkate alınarak yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilmesiyle çözülür. Uzman kişi, talep üzerine mahkemece duruşmaya davet edilerek dinlenebilir ve bu duruşmada hâkim ve taraflar gerekli soruları sorabilirler. Ancak, uzman kişinin geçerli bir özrü olmadan duruşmaya gelmemesi durumunda, hazırladığı rapor mahkemece değerlendirmeye tabi tutulmayabilir.

6.5. Sigorta Tahkim Komisyonunda Bilirkişi Raporu ve İtiraz Usulleri

Sigorta uyuşmazlıklarının çözümü için başvurulan Sigorta Tahkim Komisyonu'nda da bilirkişi raporları esas alınır. Hakem kararına karşı itirazda bulunabilmek için karara konu uyuşmazlık miktarının yasal limitin (örneğin 28.000 TL) üzerinde olması gerekir. 300.000 TL üzerindeki uyuşmazlıklarda ise, itiraz üzerine verilen kararlar için tarafların temyiz yoluna gitme hakkı bulunur.  


VII. SONUÇ VE İLERİYE YÖNELİK TAVSİYELER


Türk hukukunda trafik kazası kusur tespiti, teknik uzmanlık (bilirkişilik), katı kurallar (KTK 84) ve genel borçlar hukuku ilkelerini (TBK) birleştiren karmaşık bir yargılama alanıdır. Kusur tespiti, ilk aşamada bir idari işlem gibi başlasa da, esas sorumluluğun dağılımı ve tazminat miktarı, tamamen teknik analizin gücüne ve mahkemece atanan bilirkişinin bilimsel dayanağı güçlü raporuna bağlıdır.

Bilirkişilik kurumunun, kamu görevlisi statüsünde olması ve cezai/hukuki sorumluluk taşıması , sistemin bu teknik tespitin doğruluğuna verdiği önemi gösterir. Kusur tespitinin dengeli ve tüm delilleri dikkate alarak yapılması, Yargıtay'ın istikrar kazanmış temel ilkesidir.  

Bu süreçte avukatların rolü, yalnızca hukuki prosedürü takip etmek değil, aynı zamanda bilirkişiye yöneltilecek teknik sorulara aktif katkı sunarak, raporun müvekkil lehine olan noktaları derinlemesine incelemesini sağlamaktır. Nihai olarak, yargının çelişkili raporları gidermek için bilirkişi heyeti ataması yoluyla teknik gerçeğe ulaşma çabası, adil yargılanma hakkının teknik uzmanlık çatısı altında güvence altına alındığını göstermektedir. Kusur tespitinin dengeli ve tüm delilleri dikkate alarak yapılması, Yargıtay'ın istikrar kazanmış temel ilkesidir.  


Tüm bu süreçler hakkında etkin bir savunma dilekçesi hazırlamak, hatalı ve eksik bilgileri bir uzman kontrolünde değerlendirmek için Aslan Kriminal'den uzman mütalaası alabilirsiniz. Uzman Mütalaası ile bilimsel destek alın.

Yorumlar


bottom of page