top of page

Özel Dedektiflik Faaliyetleri: Boşanma Davalarında Hukuki Delil Niteliği ve Sınırları

dedektif

1. Dedektiflik


Boşanma davaları, çoğu zaman tarafların birbirine yönelik kusurlu davranışlarını ispat etme mücadelesine dönüşmektedir. Bu süreçte, eşlerden biri veya her ikisi, karşı tarafın sadakatsizliğini, güven sarsıcı davranışlarını veya diğer kusurlarını kanıtlamak için çeşitli yöntemlere başvurabilmektedir. Geleneksel delil toplama yöntemlerinin yetersiz kaldığı durumlarda ise, "özel dedektiflik" adı altında yürütülen faaliyetler gündeme gelmektedir. Ancak, bu tür faaliyetlerin hukuki boyutu ve elde edilen delillerin geçerliliği, Türk Hukukunda önemli bir tartışma konusudur.

Bu makalede, özel dedektiflik faaliyetleri kapsamında elde edilen delillerin boşanma davalarında hangi koşullarda geçerli sayıldığına ve hangi durumlarda hukuka aykırı kabul edildiğine, Yargıtay'ın güncel kararları ışığında bir açıklık getireceğiz.


2. Kanuni Dayanaklar-dedektif


Türk hukukunda, özel dedektiflik mesleğine ilişkin doğrudan bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bu durum, dedektiflik faaliyetlerinin hukuki sınırlarının belirsizliğine yol açmaktadır. Ancak bu tür faaliyetler, Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Türk Medeni Kanunu (TMK) kapsamında yer alan çeşitli hükümlerle dolaylı olarak düzenlenmektedir.

Özel dedektiflik faaliyeti sırasında, kişilerin bilgisi ve rızası dışında elde edilen veriler, genellikle aşağıdaki TCK suçlarını oluşturma riski taşır:

  • Haberleşmenin Gizliliğini İhlal (TCK m. 132): Kişilerin telefon, e-posta veya diğer iletişim kanallarındaki gizli içeriklerini kaydetme, dinleme veya ifşa etme.

  • Özel Hayatın Gizliliğini İhlal (TCK m. 134): Kişilerin özel yaşam alanlarındaki görüntülerini veya seslerini kaydetme ve ifşa etme.

  • Kişisel Verilerin Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirilmesi (TCK m. 136): Bir kişiye ait kimlik, adres, telefon numarası gibi verileri hukuka aykırı yollarla elde etme.

Bu maddeler, özel dedektiflerin delil toplarken ihlal etmemesi gereken temel hukuki sınırları belirler.


3. Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirme


Yargıtay, boşanma davalarında özel dedektifler tarafından elde edilen delillerin geçerliliği konusunda farklı kararlar vermektedir. Bu kararlar, her somut olayın kendi iç dinamiklerine göre değerlendirildiğini göstermektedir.

  • 2. Hukuk Dairesi'nin 2024/2643 E. Sayılı Kararı: "Özel Dedektif Delili Hukuka Aykırıdır"

    Bu kararda Yargıtay, bir erkeğin özel dedektif tutarak eşinin bilgisi dışında fotoğraflar çekmesini ve bu fotoğrafları boşanma davasında delil olarak sunmasını incelemiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, bu delillerin şiddet veya hile içermediği ve başka türlü delil elde etme imkânı bulunmadığı gerekçesiyle hukuka uygun olduğuna hükmetmiştir.

    Ancak Yargıtay, bu görüşe katılmamıştır. Kararda, özel dedektif tutularak kadının bilgisi dışında çekilen fotoğrafların hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu ve bu nedenle kadına "güven sarsıcı davranış" kusuru yüklenemeyeceği belirtilmiştir. Yargıtay, bu eylem nedeniyle erkeği tam kusurlu, kadını ise kusursuz bulmuştur. Bu karar, özel hayatın gizliliğinin delil elde etme gerekçesiyle ihlal edilemeyeceğini ve bu yolla elde edilen delillerin hukuki geçerliliğinin olmadığını vurgulamaktadır.

  • 2. Hukuk Dairesi'nin 2022/11134 E. ve 2022/10080 E. Sayılı Kararları: Özel Dedektif Faaliyetinin Kabul Edildiği Durumlar

    Yargıtay'ın önceki kararları ise, dedektiflik faaliyetlerinin daha farklı yorumlandığını göstermektedir.

    • 2022/11134 E. sayılı kararda, davalı erkeğin, müvekkilinin dedektif tutularak takip edildiğini iddia ettiği, ancak mahkemenin ve istinafın bu iddiayı kusur belirlemesinde dikkate almadığı görülmektedir. Bu kararda, dedektiflik faaliyeti tek başına bir boşanma sebebi olarak kabul edilmemiştir.

    • 2022/10080 E. sayılı kararda ise davalı erkek, davacı kadının kendisini özel dedektif tutarak takip ettirdiğini iddia etmiş, ancak mahkeme zina ve evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmaya karar vermiştir. Burada da özel dedektif tutulması eylemi, doğrudan davanın sonucunu etkileyecek bir kusur olarak değerlendirilmemiştir.

    Bu kararlar, dedektiflik faaliyetlerinin her zaman hukuka aykırı kabul edilmediğini, ancak 2024 tarihli karar gibi somut durumlarda, özel hayatın gizliliğini ihlal eden bir eyleme dönüşebildiğini ortaya koymaktadır.


Sonuç


Yargıtay içtihatları, boşanma davalarında özel dedektif tarafından toplanan delillerin hukuki geçerliliği konusunda belirgin bir çizgi çekmektedir. Genel yaklaşım, hukuka aykırı yollarla (kişinin bilgisi dışında fotoğraf veya video çekimi gibi) elde edilen delillerin mahkemece kabul edilmeyeceği ve hatta bu delili elde eden tarafa kusur olarak yüklenebileceği yönündedir. Yargıtay'ın en güncel kararı, özel dedektiflik faaliyetlerinin, hukuka aykırı yollara sapması halinde boşanma davasında tam kusurlu sayılmaya dahi yol açabileceğini net bir şekilde belirtmiştir.

Bu nedenle, özel dedektiflik hizmeti almayı düşünen kişilerin, toplanacak delillerin hukuka uygun yöntemlerle elde edildiğinden emin olmaları gerekmektedir. Aksi takdirde, elde edilen delillerin bir geçerliliği olmayacağı gibi, hukuki süreçte aleyhlerine bir durumun oluşmasına da neden olabilirler.


Kaynaklar


  • Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2024/2643 E., 2024/9546 K.

  • Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2022/11134 E., 2023/3119 K.

  • Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2022/10080 E., 2023/648 K.


Yorumlar


bottom of page