top of page

Gizli Kamera Tespiti ve Görüntülerin Delil Niteliği: Yargıtay Kararlarıyla Yasal Analiz

Gizli Kamera Tespiti

Gizli kamera ile elde edilen görüntülerin hukuki delil niteliği, Türk hukuk sisteminde önemli tartışmalara ve farklı yargı kararlarına konu olan karmaşık bir alandır. Bu tür delillerin kabul edilebilirliği, elde ediliş biçimi, kaydedilen ortamın niteliği (kamuya açık/özel alan), kaydeden kişinin amacı ve kaydedilen içeriğin özel hayatın gizliliğini ihlal edip etmediği gibi birçok faktöre bağlıdır.


Türk hukukunda delillerin hukuka uygunluğu ilkesi temel bir prensiptir. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve Anayasa, hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin yargılamada kullanılamayacağını açıkça belirtir.


CEZA MUHAKEMESİ KANUNU

Delillerin ortaya konulması ve reddi Madde 206 – (1) Sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ortaya konulmasına başlanır. (Ek cümleler: 25/5/2005 - 5353/29 md.) Ancak, sanığın tebligata rağmen mazeretsiz olarak gelmemesi sebebiyle sorgusunun yapılamamış olması, delillerin ortaya konulmasına engel olmaz. Ortaya konulan deliller, sonradan gelen sanığa bildirilir. (2) Ortaya konulması istenilen bir delil aşağıda yazılı hâllerde reddolunur: a) Delil, kanuna aykırı olarak elde edilmişse. b) Delil ile ispat edilmek istenilen olayın karara etkisi yoksa. c) İstem, sadece davayı uzatmak maksadıyla yapılmışsa. (3) Cumhuriyet savcısı ile sanık veya müdafii birlikte rıza gösterirlerse, tanığın dinlenmesinden veya başka herhangi bir delilin ortaya konulmasından vazgeçilebilir. (4) (Mülga: 25/5/2005 - 5353/29 md.)


CEZA MUHAKEMESİ KANUNU

Delilleri takdir yetkisi Madde 217 – (1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir. (2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.


Bu maddeler, hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin reddedilmesi gerektiğini ve hakimin kararını ancak hukuka uygun delillere dayandırabileceğini vurgular.


Türk Ceza Kanunu (TCK) ise özel hayatın gizliliğini ihlal eden eylemleri suç olarak tanımlar:


TÜRK CEZA KANUNU

Özel hayatın gizliliğini ihlal Madde 134- (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

Dipnot: 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 81 inci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasında yer alan “altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para” ibaresi “bir yıldan üç yıla kadar hapis” ve “cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz” ibaresi ise “verilecek ceza bir kat artırılır” şeklinde değiştirilmiştir. (2) (Değişik: 2/7/2012-6352/81 md.) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.


Bu madde, özel hayatın gizliliğini ihlal eden görüntü veya ses kayıtlarının alınmasını ve ifşa edilmesini suç sayar. Bu durum, gizli kamera kayıtlarının hukuka uygunluk değerlendirmesinde önemli bir kriterdir.


Gizli Kamera Görüntülerinin Delil Niteliği- Gizli Kamera Tespiti

Gizli kamera(Gizli Kamera Tespiti) ile elde edilen görüntülerin delil niteliği, Yargıtay içtihatları ve doktrinde farklı yaklaşımlarla ele alınmaktadır. Genel kabul, hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin yargılamada kullanılamayacağı yönündedir. Ancak bu genel kuralın bazı istisnaları bulunmaktadır.


1. Kamu Alanında Elde Edilen Görüntüler

Kamusal alanlarda, güvenlik ve toplumsal düzenin sağlanması amacıyla kurulan MOBESE kameraları veya benzeri güvenlik sistemleri tarafından elde edilen görüntüler, genellikle hukuka uygun delil olarak kabul edilir. Bu tür kayıtlar, özel hayatın gizliliğini ihlal etme amacı taşımadığından ve kamu yararı gözetilerek yapıldığından delil olarak kullanılabilir.


6. Ceza Dairesi 2021/10682 E. , 2022/5430 K.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, Anayasanın 38/6, 5271 sayılı CMK'nın 206/2-a, 217/2, 230/1-b ve 289/1-i bendinin âmir hükümleri uyarınca, hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller hükme esas alınamaz Ancak, güvenlik ve toplumsal düzenin sağlanması amacıyla kamuya açık alanlarda kurulan “mobese” görüntüleriyle özel kişi ya da kuruluşların ev ya da iş yerlerinde, yaşama hakkı ile mülkiyet hakkı başta olmak üzere kendi hak ve menfaatlerini korumak amacıyla kurdukları kamera görüntülerinin gerektiğinde ceza yargılamasında hukuka uygun delil olarak kabul edilmesi gerekir.


Bu içtihat, MOBESE görüntülerinin ve özel kişi/kuruluşların kendi hak ve menfaatlerini korumak amacıyla kurdukları kamera görüntülerinin hukuka uygun delil olarak kabul edilebileceğini belirtmektedir. Ancak, özel kişi/kuruluşların kayıtları için de özel hayatın gizliliği sınırlarına dikkat edilmesi gerekmektedir.


2. Özel Alanda Elde Edilen Görüntüler ve "Ani Gelişen Durum" İstisnası

Özel hayatın gizliliğinin bulunduğu alanlarda (ev, iş yeri gibi) rıza dışı gizli kamera kaydı almak, TCK Madde 134 uyarınca suç teşkil eder ve bu şekilde elde edilen deliller genellikle hukuka aykırı kabul edilir. Ancak Yargıtay, "ani gelişen durum" veya "başka türlü delil elde etme imkanının bulunmadığı" hallerde, kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçu ispatlamak amacıyla yaptığı kayıtları hukuka uygun kabul edebilmektedir.


4. Ceza Dairesi 2015/27061 E. , 2020/2010 K.

Açıklanan kanuni düzenlemeler ve yargısal içtihatlar karşısında, kişilerin yalnızca hukuka ve yöntemine uygun biçimde kaydedilen ses ve görüntü kayıtlarının delil niteliği bulunmaktadır Buna karşın bir kişinin yaptığı görüşmenin gizlice kaydedilmesi hukuka aykırı olduğundan, delil olarak değerlendirilmesi olanaklı değildir Ancak Dairemizce benimsenen YCGK'nın 21.05.2013 tarih ve 2012/5 esas 2013/248 sayılı kararında da belirtildiği üzere, kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili olarak, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması halinin hukuka uygun olduğunun kabulü zorunludur Aksi takdirde kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi söz konusudur.


Ceza Genel Kurulu 2023/607 E. , 2024/149 K.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 21.06.2011 tarihli ve 187-131 sayılı kararında; ani gelişen durumlarda, haberleşmenin tarafı olan kimsenin yaptığı kaydın, sonradan ele geçirilmesi mümkün olmayan delillerin muhafazası ve şikâyet hakkının kullanılması amacını taşıdığından hukuka aykırı bulmamıştır.


Bu içtihatlar, kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçu ispatlamak amacıyla, başka delil elde etme imkanının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda yaptığı kayıtların hukuka uygun kabul edilebileceğini göstermektedir. Bu istisna, meşru müdafaa veya zorunluluk hali gibi durumlarla ilişkilendirilebilir. Ancak, bu durumun çok istisnai olması ve faili kışkırtma, tuzağa düşürme gibi yöntemlerle elde edilmemiş olması gerekmektedir.


Hukuk Genel Kurulu 2020/26 E. , 2022/1434 K.

Böyle çok istisnai bir durum olmaksızın yapılan bir ses kaydı, kamera kaydı; ani ve gelişen bir durumun sonucu gerçekleşmiş olsa bile hukuka aykırı elde edilmiş olup meşru ispat aracı niteliğini taşımadığından delil olarak kabul edilemeyecek ve kanuna uygun delillerle ispat aranarak silahların eşitliği ilkesine de uygun davranılmış olacaktır Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olayda delil olarak kabul edilen kamera kayıtlarının somut olayda ispat aracı olarak kanuna uygun bir delil sayılıp sayılmayacağı değerlendirilmelidir.


Bu karar, istisnai durumlar dışında yapılan kayıtların hukuka aykırı olduğunu ve delil olarak kabul edilemeyeceğini vurgulamaktadır.


3. Kurum ve Kuruluşların Güvenlik Amaçlı Kayıtları

Bankalar, araç muayene istasyonları gibi belirli kurum ve kuruluşlar, mevzuat gereği güvenlik kamerası kayıtları tutmak zorundadır. Bu kayıtlar, belirli sürelerle saklanır ve gerektiğinde delil olarak kullanılabilir.


BANKALARIN BİLGİ SİSTEMLERİ VE ELEKTRONİK BANKACILIK HİZMETLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK

ALTINCI BÖLÜM ATM Bankacılığı ATM'lerde kimlik doğrulama ve işlem güvenliği Madde 42... : (9) Banka, ATM cihazlarının bulunduğu yerlere müşterinin klavye hareketlerini göremeyecek uygun bir açıyla güvenlik kamerası yerleştirir. Güvenlik kamerası kayıtları en az altı ay süreyle saklanır. Kamera kayıtlarındaki görüntünün delil niteliği teşkil etmesi ve görüntü kalitesinin ATM’deki müşterinin ve yakın çevresindekilerin eşkâllerinin belirlenmesini sağlayabilecek nitelikte olması esastır. Kameraların saatlerinin güncel, doğru olması ve ATM'de gerçekleştirilen işlem referans numarası, dekont numarası gibi parametrelerin zaman bilgisi ile uyumlu olması sağlanır. Kameranın herhangi bir sebeple görüntü kalitesinin düşmesi, görüntü alımının durması, lensinin dış bir etkenle kapatılması veya devre dışı kalması durumunu tespit edip gerekli aksiyonların alınmasını sağlayacak bir yapı kurulur.


ARAÇ MUAYENE İSTASYONLARININ AÇILMASI, İŞLETİLMESİ VE ARAÇ MUAYENESİ HAKKINDA YÖNETMELİK

Muayenelerin kaydı Madde 17... : (5) Araç muayenelerinin kaydında 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununa ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan ilgili mevzuat hükümleri saklı olmak kaydıyla aşağıdaki hususlar uygulanır: a) Bilişim altyapısının güvenliğinin ve gizliliğinin her seviyede sağlanması zorunludur. b) Bilişim altyapısında meydana gelebilecek arızaların en fazla iki iş gününde giderilmesi zorunludur. c) Araç muayene istasyonlarında muayeneleri kaydedecek kamera sistemlerinin bulunması ve elde edilen görüntülerin işleticinin sistemlerine kaydedilerek en az altı ay süre ile muhafaza edilmesi zorunludur.


Bu tür kayıtlar, ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak elde edildiği ve saklandığı sürece hukuka uygun delil niteliği taşır.


4. Hukuka Aykırı Elde Edilen Görüntülerin Delil Olarak Reddi

Yukarıda belirtilen istisnai durumlar dışında, özel hayatın gizliliğini ihlal ederek veya yetkili makamların izni olmaksızın elde edilen gizli kamera görüntüleri, hukuka aykırı delil olarak kabul edilir ve yargılamada kullanılamaz.


5. Ceza Dairesi 2017/851 E. , 2018/1116 K.

kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili olarak bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması halinin hukuka uygun olduğunun kabulü zorunlu olduğu aksi takdirde kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi durumunun söz konusu olacağı, somut olayda ise ani gelişen bir durumun söz konusu olmadığı, bu nedenle gizli kamera görüntülerinin usulüne uygun şekilde elde edilmiş yasal delil niteliği taşımadığı için Anayasanın 38/6 ve CMK'nın 217/3. maddelerine göre hükme esas alınamayacağı nazara alınarak tebliğnamede yer alan bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir Bozmaya uyularak gereği yerine getirilmek delilleri takdir ve gerekçeleri gösterilmek suretiyle kurulan hüküm usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan kurum vekilinin ve O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 22/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2020/912 E. , 2023/677 K.

sarf deposuna yerleştirilen gizli kamera ile çekildiği görüldüğünden, bu görüntülerin hukuka aykırı elde edilmiş delil niteliğinde olduğu sonucuna ulaşıldığı, elde ediliş yöntemi bakımından hukuka aykırı olduğu tespit edilen bu delilin ise, disiplin soruşturmasında tek ve belirleyici delil olarak kullanıldığı, bu durumda, hastane içerisinde yaşandığı ileri sürülen olaya ilişkin soruşturma kapsamında davacı ve bir hastane çalışanı dışında başka hiç kimsenin ifadesine başvurulmadığı, davacının ve görüntülerde yer aldığı iddia edilen kadının ifade ve savunmalarında, görüntülerdeki kişilerin kendileri olduğuna ilişkin açık bir kabullerinin bulunmadığı, hukuka aykırı olarak elde edilen video görüntülerinden yola çıkılarak eksik inceleme ve soruşturma sonucu dava konusu işlemin tesis edildiği görüldüğünden, hukuka uygun olarak elde edilmiş başka delil,


Bu kararlar, ani gelişen durum istisnası dışında, gizli kamera görüntülerinin hukuka aykırı delil niteliği taşıdığını ve hükme esas alınamayacağını açıkça ortaya koymaktadır. Özellikle disiplin soruşturmalarında da hukuka aykırı elde edilen delillerin kullanılamayacağı belirtilmiştir.


5. Soruşturma ve Kovuşturma İşlemlerinde Kayıtlar

Ceza Muhakemesi Kanunu, soruşturma ve kovuşturma işlemleri sırasındaki ses veya görüntüleri yetkisiz olarak kayda almayı veya nakletmeyi suç olarak düzenler.


TÜRK CEZA KANUNU

Ses veya görüntülerin kayda alınması Madde 286 : (1) Soruşturma ve kovuşturma işlemleri sırasındaki ses veya görüntüleri yetkisiz olarak kayda alan veya nakleden kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Genital muayene


Bu madde, yargılama sürecinin gizliliğini ve düzenini korumayı amaçlar. Dolayısıyla, yetkisiz kişilerce bu aşamalarda yapılan gizli kayıtlar hukuka aykırı kabul edilir.


Sonuç / Özet

Gizli kamera ile elde edilen görüntülerin delil mahiyeti, Türk hukukunda "hukuka uygunluk" ilkesi çerçevesinde değerlendirilir. Genel kural olarak, özel hayatın gizliliğini ihlal eden ve yetkili makamların izni olmaksızın elde edilen gizli kamera görüntüleri hukuka aykırı delil niteliğindedir ve yargılamada kullanılamaz.

Ancak bu kuralın bazı önemli istisnaları bulunmaktadır:


  • Kamuya açık alanlarda güvenlik amacıyla yapılan kayıtlar: MOBESE gibi sistemlerle elde edilen görüntüler, kamu yararı gözetildiği için genellikle hukuka uygun kabul edilir.


  • Ani gelişen durum istisnası: Kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçu ispatlamak amacıyla, başka delil elde etme imkanının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda yaptığı kayıtlar, Yargıtay tarafından hukuka uygun kabul edilebilmektedir. Bu durum, meşru müdafaa veya zorunluluk hali gibi çok istisnai hallerle sınırlıdır.


  • Mevzuat gereği tutulan kayıtlar: Bankalar, araç muayene istasyonları gibi kurum ve kuruluşların ilgili mevzuat uyarınca tutmak zorunda oldukları güvenlik kamerası kayıtları, hukuka uygun delil niteliği taşır.


Her somut olayda, gizli kamera görüntülerinin elde ediliş biçimi, amacı, kaydedilen ortamın niteliği ve özel hayatın gizliliğine yapılan müdahalenin derecesi ayrı ayrı değerlendirilerek delil niteliği belirlenir. Hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin yargılamada kullanılması, adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelebilir.

Bu nedenle, gizli kamera görüntülerini delil olarak sunmayı düşünen kişilerin, bu görüntülerin hukuka uygunluk şartlarını dikkatlice değerlendirmesi ve bir hukuk uzmanından destek alması büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde, sunulan delillerin reddedilmesi ve hatta özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan dolayı yasal sorumlulukla karşılaşılması riski bulunmaktadır.


Yorumlar


bottom of page