Ceza Yargılamasında Delil Yetersizliği ve Kamera Kayıtlarının İncelenmesi:Emsal Yargıtay Kararı İncelemesi
- aslankriminal35
- 2 gün önce
- 6 dakikada okunur

Ceza yargılamasında, bir kişinin suçlu bulunabilmesi için suçun şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ispatlanması esastır. Bu ilke, "şüpheden sanık yararlanır" (in dubio pro reo) ilkesi olarak bilinir. Özellikle kamera görüntüleri gibi delillerin değerlendirilmesinde, bu görüntülerin sanıkla ilişkilendirilmesi ve kimlik tespitinin kesin olarak yapılması büyük önem taşır. Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), delillerin toplanması, değerlendirilmesi ve hüküm kurulması süreçlerini düzenler.
Fizik kimliğin tespiti, Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmelik'in 15. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, üst sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı şüpheli veya sanığın kimliğinin teşhisi için gerekli olması halinde, Cumhuriyet savcısının emriyle fotoğraf, iris görüntüsü, beden ölçüleri, diş izi, parmak ve avuç içi izi gibi bilgiler kayda alınarak dosyaya konulur. Bu işlemlerin uzman kolluk mensubu veya diş tabibi tarafından yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Ceza yargılamasında delil yetersizliği, eksik inceleme ve özellikle kamera görüntülerinden kimlik tespitine ilişkin sorunlar üzerine odaklanmaktadır. Ortak nokta, mahkumiyet kararı verilebilmesi için şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerin bulunması gerektiği ve bu tür delillerin eksikliği halinde beraat kararı verilmesi gerektiğidir.
1. Belge - Yargıtay İkinci Ceza Dairesi, Esas: 2021/5805, Karar: 2021/12317, Tarih: 15.06.2021 (Hırsızlık, İş Yeri Dokunulmazlığını Bozma)
2. Ceza Dairesi 2021/5805 E. , 2021/12317 K.
MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığını bozma HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir Ancak; Suça sürüklenen çocuğun aşamalardaki savunmasında, suçu kabul etmediğini, görüntülerdeki kişinin kendisi olmadığını belirtmesi ve dosya içerisinde yer alan 09/04/2015 ve 13/11/2015 tarihli bilirkişi raporlarında, güvenlik kamera görüntülerinin incelenmesi neticesinde görüntülerdeki kişinin suça sürüklenen çocuk ile "muhtemel aynı kişi olduğunun" değerlendirilmesi sebebiyle, atılı suçların suça sürüklenen çocuk tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği hususundaki şüphenin giderilemediğinin anlaşılması karşısında, suça sürüklenen çocuğun muhtelif mesafe ve açılardan yüksek çözünürlükte fotoğrafları temin edilerek, olaya ilişkin kamera görüntüleri ile birlikte Emniyet Genel Müdürlüğü veya Jandarma Komutanlığı Kriminal Dairesi Başkanlığına ya da Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığına gönderilip, kamera görüntülerinin olanaklı ise görüntü iyileştirmesi de yapılmak suretiyle, bu görüntüler ile suça sürüklenen çocuğun fotoğrafları arasında karşılaştırma yapılmasının sağlanıp bahse konu görüntülerdeki kişinin suça sürüklenen çocuk olup olmadığına ilişkin rapor alınarak sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 15/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu kararda, suça sürüklenen çocuğun (SSÇ) suçlamaları reddetmesi ve bilirkişi raporlarının kamera görüntülerindeki kişinin SSÇ ile "muhtemel aynı kişi" olduğunu belirtmesi üzerine, Yargıtay eksik inceleme yapıldığına hükmetmiştir. Mahkeme, şüphenin giderilmesi için SSÇ'nin yüksek çözünürlüklü fotoğraflarının temin edilerek, kamera görüntülerinin iyileştirilmesi ve uzman kriminal dairelerden kesin bir rapor alınması gerektiğini vurgulamıştır. Bu durum, kimlik tespitinde "muhtemel" gibi ifadelerin mahkumiyet için yeterli olmadığını, kesinlik arandığını göstermektedir.
2. Belge - Yargıtay Onbeşinci Ceza Dairesi, Esas: 2013/28031, Karar: 2016/3268, Tarih: 11.04.2016 (Dolandırıcılık)
Sanığın şikayetçinin çalıştığı kuyumcu dükkanına giderek sahte üretilen altın suyuna batırılmış üzerinde ayar numarası ve patenti bulunan altın kolyeyi 600 TL'ye bozdurduğu, suça konu kolyenin toptancıya gönderilmesi sonrası sahte olduğunun anlaşıldığı olayda; şikayetçinin kolluk aşamasında birçok fotoğraf arasından sanığı kesin ve net bir şekilde teşhis ettiğini beyan etmesi karşısında; sanığın yeni çekilmiş teşhise elverişli boy fotoğrafları temin edilerek güvenlik kamera görüntülerindeki şahıs ile aynı kişi olup olmadığı yönünde bilirkişi raporu alınması, şikayetçinin celbi ile sanığın yeni fotoğrafları ile teşhis işlemi yaptırılmasından sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekir.
Bu kararda, dolandırıcılık suçundan yargılanan sanık hakkında, şikayetçinin kolluk aşamasında sanığı teşhis etmesine rağmen, güvenlik kamera görüntüleri ile sanığın kimlik tespiti konusunda eksik inceleme yapıldığı belirtilmiştir. Yargıtay, sanığın yeni çekilmiş teşhise elverişli fotoğrafları ile kamera görüntülerinin karşılaştırılması ve bu konuda bilirkişi raporu alınması gerektiğini, ayrıca şikayetçiye yeniden teşhis işlemi yaptırılmasını istemiştir. Bu karar da, delillerin kesinliğini sağlamak adına detaylı incelemenin önemini vurgulamaktadır.
3. Belge - Yargıtay Birinci Ceza Dairesi, Esas: 2022/11720, Karar: 2023/5024, Tarih: 12.07.2023 (Kasten Yaralama)
Sanığın aşamalarda üzerine atılı suçu inkâr etmesi, katılan ve tanıkların sanığı teşhisine ilişkin tutanak bulunmaması, olay günü katılanın 5-6 şahıs tarafından darp edildiğinin anlaşılması, ... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün uzmanlık raporunda, görüntülerdeki şahısla sanığın aynı kişi olduğu yönünde olumlu veya olumsuz bir kanaatte bulunulabilmesinin mümkün olmadığının bildirilmesi karşısında, sanığın atılı kasten yaralama suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi nedeniyle beraati yerine yetersiz gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
Bu kararda, kasten yaralama suçundan mahkumiyet kararı verilen sanık hakkında, sanığın suçu inkâr etmesi, teşhis tutanağının bulunmaması ve kriminal laboratuvar raporunda görüntülerdeki şahısla sanığın aynı kişi olduğu yönünde kesin bir kanaat belirtilememesi nedeniyle Yargıtay, mahkumiyet kararını bozmuştur. Karar, "her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil" bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu durum, delillerin yetersizliği halinde mahkumiyet hükmü kurulamayacağını açıkça ortaya koymaktadır.
4. Belge - Yargıtay İkinci Ceza Dairesi, Esas: 2021/6765, Karar: 2022/20455, Tarih: 07.12.2022 (Hırsızlık)
Sanığın savunmasında üzerine atılı suçu kabul etmediği, iş yeri kamera görüntülerinin incelenmesi ve sanığın vesikalık fotoğrafları ile karşılaştırmasının yapılması hususunda bilgi işlemci bilirkişi tarafından düzenlenen 01/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda, telefonu çantasına koyup olay yerinden ayrılan şahıs ile dosyada vesikalık fotoğrafları bulunan sanığın kıyaslandığı, şahısların, burun yapısı, çene yapısı, yanak yapısı, göz çevresindeki morluklar yönünden benzerlik göstermemekte olduğu, şahısların aynı kişi olabileceği belirtilip kesin kanaat belirtilmediğinin anlaşılması karşısında; olay yeri kamera kayıtlarının büyütme ve netleştirme teknikleri de kullanılmak suretiyle güvenlik kamera görüntülerinin değerlendirilmesi, sanığın temin edilecek teşhise elverişli fotoğraflarıyla karşılaştırılması ve görüntülerdeki suça iştirak eden failler arasında sanığın bulunup bulunmadığına ilişkin konusunda uzman Emniyet Genel Müdürlüğü ya da Jandarma Genel Komutanlığına bağlı kriminal laboratuvarlardan veya Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Daire Başkanlığından rapor alınması ile; suça konu telefonu olay tarihinden 5 gün sonra kullandığı tespit edilen ve soruşturma aşamasında ifadesi alınan Mustafa Taba isimli kişinin tanık sıfatıyla dinlenilerek, telefonu satın aldığı işyerinin sorulması, tanığın işyerini bildirmesi halinde bu işyerine suça konu telefonun sanık tarafından satılıp satılmadığının araştırılması, yapılacak tüm inceleme ve araştırma sonucuna göre deliller bir bütün halinde değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininin gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 07/12/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Bu kararda da hırsızlık suçundan mahkumiyet kararı verilen sanık hakkında, sanığın suçu kabul etmemesi ve bilirkişi raporunun kesin kanaat belirtmemesi üzerine eksik inceleme yapıldığına hükmedilmiştir. Yargıtay, kamera kayıtlarının büyütme ve netleştirme teknikleriyle değerlendirilmesi, sanığın teşhise elverişli fotoğraflarıyla karşılaştırılması ve uzman kriminal laboratuvarlardan rapor alınması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, suça konu telefonu kullanan tanığın dinlenmesi ve telefonun satıldığı yerin araştırılması gibi ek delil toplama faaliyetlerinin de yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Bu karar, delil toplama ve değerlendirme sürecinin kapsamlı olması gerektiğini göstermektedir.
5. Belge - Yargıtay İkinci Ceza Dairesi, Esas: 2020/6527, Karar: 2020/5531, Tarih: 10.06.2020 (Konut Dokunulmazlığını Bozma, Mala Zarar Verme)
Katılan …’in, ikisi ikametinin avlusunda, diğeri önünde park halinde bulunan üç adet otobüsünün yakılması şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın aşamalarda suçsuz olduğunu savunduğu, dosya içerisindeki Adli Tıp Kurum Fizik İhtisas Dairesi Ses ve Görüntü İnceleme Şubesinin 18.09.2014 tarihli raporuna göre “inceleme konusu medyalardaki analizi yapılan görüntü örneklerinden elde edilen verinin karar vermek için yetersiz olduğu”, yine dosya içerisindeki 06.01.2015 tarihli Ulusal Kriminal Büro Adli Video Analizi Bilirkişi Raporuna göre inceleme konusu görüntülerdeki şahıs ile sanığın kesin olarak aynı kişi olduğunun tespit edilemediği anlaşılmakla, katılan …’in suç isnadı niteliğindeki ifadeleri dışında mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, hukuka uygun, kesin ve inandırıcı kanıtların bulunmaması karşısında; sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 10.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu kararda, konut dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçlarından mahkumiyet kararı verilen sanık hakkında, sanığın suçsuz olduğunu savunması ve Adli Tıp Kurumu ile Ulusal Kriminal Büro raporlarının görüntülerdeki şahıs ile sanığın kesin olarak aynı kişi olduğunu tespit edememesi üzerine Yargıtay, mahkumiyet kararını bozmuştur. Karar, katılanın suç isnadı niteliğindeki ifadeleri dışında mahkumiyete yeterli, her türlü şüpheden uzak, hukuka uygun, kesin ve inandırıcı kanıtların bulunmaması nedeniyle beraat kararı verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu karar da, delillerin kesinliği ve yeterliliği ilkesini pekiştirmektedir.
Sonuç / Özet-Kamera Kayıtlarının İncelenmesi
İncelenen Yargıtay kararları, ceza yargılamasında mahkumiyet hükmü kurulabilmesi için delillerin "her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı" olması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Kamera Kayıtlarının incelenmesi Özellikle kamera görüntüleri üzerinden yapılan kimlik tespitlerinde, bilirkişi raporlarının "muhtemel" veya "benzerlik gösterdiği" gibi ifadelerle kesin kanaat belirtmemesi durumunda, eksik inceleme yapıldığı kabul edilmekte ve mahkumiyet kararları bozulmaktadır. Yargıtay, bu tür durumlarda, görüntü iyileştirmesi, yüksek çözünürlüklü fotoğraflarla karşılaştırma, uzman kriminal dairelerden kesin rapor alınması ve hatta ek tanık dinlenmesi gibi detaylı araştırmaların yapılmasını zorunlu görmektedir. Bu, ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşma ve adil yargılanma hakkının güvence altına alınması açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu kararlar ışığında, bir ceza davasında sanığın kimlik tespiti konusunda şüpheler varsa, mahkemenin bu şüpheleri giderecek ek delil toplama ve inceleme faaliyetlerini yapması gerekmektedir. Aksi takdirde, eksik inceleme ve yetersiz delille verilen mahkumiyet kararları Yargıtay tarafından bozulacaktır.




Yorumlar